Narin Cinayetinde Yüksel’in Avukatı Demiroğlu: “Masumiyet Karinesi İhlal Edildi”
Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir ve anne Yüksel Güran’ın savunmalarının ardından avukat Yılmaz Demiroğlu, söz aldı.
(HABER: SEYFETTİN EKEN)
Yüksel Güran’ın avukatı Demiroğlu, “Çok sayıda senaryolar üretildi. Delilsiz, dayanağı olmayan. Bazı basın yayın organlarında bu delilerin küçümsenmeye çalışıldığını üzülerek gördük. Günün sonunda da ‘Bir çocuk katilinin avukatı’ olarak anılmak istemem. Bu dosyayı üstlendiğimizde, üzerinde şüphe olabilecek kişileri özellikle seçmedik. 1970’li yıllarda verilen bir Yargıtay kararı var; ‘Hakim, tabiata, olağana, gerçeğe uygun bir şekilde katı kalıplar içerisine sıkışıp kalmadan, uyuşmazlığı insan kokan bir şekilde yürütmelidir.’ Hayatın olağan seyrini, çelişkileri elbette gözeteceğiz. Bugün bu dava dosyasında bunu gördük. Bir cinnet hali var. Masum insanlar, henüz dava dosyası açılmadan, iddianame hazırlanmadan, masumiyet karinesi ihlal edildi. Boy boy müvekkillerin fotolarına yer verilmek suretiyle hüküm verildi. Mahkemeye talimat verilmeye kalkıldı. Bu süreç adil yargılanma beklentisi olan sanıklar nezdinde, burada Nevzat’ı ayırmıyorum, endişeye yol açıyor. Narin kızımız vahşice katledildi. Annenin konumunu savunma olarak öğrenemedik” dedi.
‘İLK İHBAR, SALİM GÜRAN’DAN GİTMİŞTİR’
Olay günü, ilk kayıp ihbarının tutuklu amcası Salim Güran tarafından yapıldığını belirten Demiroğlu, “Adalet bakanı, ‘Karanlık nokta kalmayacak’ dedi. Şimdi sunulan iddianameden bir kesit alarak, anneye yöneltilen suçlama ile ilgili bir sunum yaptım. Yöneltilen suçlama, bir jandarmanın niyet okumasına yönelik tutanaktır. CMK’nın 170’e d maddesinde belirtiliyor. Yüklenen suçun oluşturduğu olaylarla mevcut delillerle açıklanır. Anneyi hangi noktaya koyacağız mevcut delillerle. Anne, suçun asli maddi faili midir? Ya da oğlu bu eylemi gerçekleştirdi de onu mu korumaya çalışıyor. Salim bu eylemi gerçekleştirdi de onu mu koruyor? Susmak adeta suça ortak olma konumuna gelmiştir. Narin, anne için ayrı biriydi. Basın elbette fikrini hür beyan eder. İleride daha vahim sonuçların ortaya çıkmaması için bu beklentimiz devam edecek. Sizin mahkeme heyetiniz üzerinde de töhmet oluşuyor. ‘Zaten karar verilmiş’ diye duyuyoruz. Bunları asla hukuka sığdırmadık. Bugün, bu dava dosyasında 4 sanığın huzurda bulunmasının tek nedeni, kolluğun maalesef soruşturma aşamasında savcılığın elinde uzmanlaşmış bir adli kolluğun bulunmaması. Burada ne yapıldı? İlk ihbar daima önemlidir, bunu biliyoruz. İlk ihbar da aile fertlerinden Baran’dan gitmemiş. İlk ihbar, Salim Güran’dan gitmiştir ve kızın kayıp saati olarak 15.00-15.30 olarak belirtilmiş. Yine bu ihbar içeriğinde devam eden şüphelenilen görüşme var. Böyle bir bilgi gittiği zaman, en azından bir tutanak tutulmaz mı? Böyle bir kritik noktada tutanak tutmadı. Kanaatimce bu kusurlu eksikliğin faturasını bugün aileye kesildiğini öğreniyoruz. Narin’e geç ulaşılmasının nedeni aile değildir” diye konuştu.
Demiroğlu, “Narin’in son görüldüğü yerin kendi çevresi olduğuna dair tutanak tutuluyor. Son kayıt yer, Nevzat Bahtiyar’ın evinin önündeki patika yol. Olay yerini gösteren kameranın olduğu söylenmesine rağmen döner kamera ile kaydın alındığını görüyoruz. Narin’e geç ulaşılmasının faturasını aileye ödetmeyeceğiz. Devletin saygınlığı adil davranmak geçer. Hukuka uygunlukla, devletin saygınlığı olur. Eğer ki başka vicdanları yaralayacak bir karar verilirse. Maddi delil olmadan insanlar mahkumiyetle karşılaşırsa adalet duygusun sarsılır. İddianamede suçlamanın dayanağı yegane delil, daraltılmış baz raporu olduğu gözden kaçmamaktadır. Bu raporu gördüğümüzde işin uzmanlarından görüş almaya çalıştık. Hiç kimse aklımızla alay etmesin. Daraltılmış bazda, oda oda kişilerin tespiti asla ve asla mümkün değildir. Daraltılmış bazı savunma avukatı olarak ‘Nasıl çürütebiliriz’ diye çırpındık. Mustafa bey, adımsayarla ilgili durumu söyledi. Salim’in de kritik saatlerde evinde olduğunu biliyoruz. Baz raporunda Salim’in, Arif’in evine gidişini saymayalım. Sadece Arif’in evinden ahıra geçiş, ahırdan eve geçişin 150 adımdan fazla olduğunu gördük. Uzmanlardan öğrendiğimiz kadarıyla, meğer geçmişe dönük baz tespiti mümkün değil. 21’inde gerçekleşen bir olayla ilgili daha sonraki ölçümü bir daha yakalayamazsınız. Eski sinyal gücünü yakalamanız mümkün değil Telefonun kalitesi dahi bu sinyali etkileyecek güçtedir. Hiçbir zaman da bu kesin delil diye önümüze sunulmamalı. Ölçümleri noktasal yapmak mümkün değil. Orada geçici bazların da kurulduğunu biliyoruz. Bunun hükme esas alınmayacağını düşünüyoruz. Yan delil olarak kullanıldığını biliyoruz. Evleri ve iş yerleri yakın olanların bir araya geldikleri baz alınmaz” dedi.
‘BÖYLE İNSANLARIN ÇOĞUNUN CİNAYET İŞLEDİĞİNİ BİLİYORUZ’
Demiroğlu, Nevzat Bahtiyar’ın ifadelerinin akla mantığa uymadığını belirterek, “Nevzat, kardeşi Mehmet ve Ferhat’a, ‘Salim ve ailesinden uzak durun’ demiş. Bu husumeti kendi içinde beslemiş. Yine bu kritik tarihten sonra Salim’in kendisini aramadığı açıktır. Dolayısıyla kendisini aramadığı, kızgınlık, kötülük olduğu, yine ‘Gel cesedi al’ demesi, ‘Yengemle beraber oldum’ demesi akla mantığa aykırıdır. Narin’imiz camiden çıktıktan sonra Nevzat’ın cephesine gelecek şekilde yoluna devam ettiği, maddi delillere göre Salim’i aramasının nedeni; Salim’in bulunduğu yeri öğrenme meselesidir. Ancak hemen bu aramadan sonra Nevzat’ın baz sinyal bilgilerinin değiştiğini görüyoruz. Narin’in okul yolundan patikaya doğru çıkarken Nevzat’ın sinyalinin de orada olduğu ortaya çıkmıştır. ‘Nevzat gariban, böyle bir şeyi yapamaz’ diye yorumlayamayız. Böyle insanların çoğunun cinayet işlediğini biliyoruz. Nevzat, maalesef Narin’i çağırdı, kendisine yönelik bir eylemde bulundu, sonra da ahıra götürdü. Kendisine yönelik bir eylemde bulunduğu, maalesef Narin’imize yönelik bir şey yaptığı için hızlıca cesetten kurtulmak istediği sonucu ortaya çıkıyor. Bu tür olaylarda önce aile bireyleri yoklanır. Bir ailenin bu kadar kısa sürede hareket etmeyeceği malumdur. Bu konuda kanaatimiz tam ve delil durumuna göre araç hareketleri de göz önüne alındığında mahkumiyete elverişli bir delil olmadığını, çocuğu öldürdüğü için Nevzat’ın gereken cezayı almasını istiyoruz” dedi.
‘ENDİŞELENMESİ DOĞALDIR’
Demiroğlu, “Müvekkilimle ilgili somut olarak bu olaya nasıl karıştığıyla ilgili bir şey yok. Kadınların basit tartışması sanki bu cinayetin aile içinde işlendiği intibası yaratılmaya çalışılmış. Narin’imizin vefat haberinin geldiği anda annenin bayıldığı ve ambulansa alındığı, yine 2 Eylül tarihli jandarma tutanağında maalesef jandarma personeli niyet okuma amaçlı olarak Enes’le ilgili, basında çıkan haberlerle ilgili ‘Ne düşünüyorsunuz’ demiş. Müvekkilim de ‘Oğluma ne olacak’ diye endişelenmesi doğaldır. Her anne gibi oğlu için endişelenmesi, ‘Anne, Enes’i koruyor’ şeklinde tutanağa bağlanmış. Bu tutanağın değerinin mahkemenizce dikkate alınmasını istiyoruz. Bu davada Anayasamızın 38’inci maddesi o kadar işlerlik kazanıyor ki masumiyet karinesine aykırı yayınlar yapıldığı görülmüyor. Tutmuşlar, aile üyesi olmayan birilerinin beyanını gerekçe göstererek, kayıp saatiyle ilgili yanıltıcı bilgi olarak kayda geçilmiş. O beyanların da asla ve asla dikkate alınmasını istemiyoruz. Kaldı ki bu beyanların müvekkilime ne olacağı belli değil. Müvekkilim, bu şekilde televizyon programında bunu ifade etmesine rağmen, halen bunu müvekkil aleyhine bir şey olarak mütalaaya konulması bizi üzmüştür” diye konuştu.
‘SUÇA İŞTİRAK ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR’
Demiroğlu, Yüksel Güran’ın beraatini talep ederek, şöyle konuştu: “Nevzat’ın bu hikayesine inanılmamasının bir diğer göstergesi ise Nevzat’ın Salim’i çağırması olarak görebiliriz. Bütün delilleri değerlendirdiğimizde, anne Yüksel ile ilgili hiçbir delilin olmadığını, soyut senaryoyla kurban edilmeye çalışıldığını görmek bizi ürkütüyor. Ama göz göre göre anneyle ilgili herhangi bir delil olmamasına rağmen, müdafileri olarak bu haksızlık, bu hukuksuzluğa karşı çıkacağız. Güran ailesinin hukuka saygısı vardır. Kendi aile fertlerinden birisi, cinayete kurban gitmiştir. Hiçbir zaman bu aileyi hedef alan veya masum eylemi gerçekleştirdiği bir tavır sergilememiştir. Onlar, adaletin ve hukukun sonucunu bekliyor. Ve sizin Narin’i katledenleri cezalandıracağınıza inancı tamdır. Bunların karar verecek bu eylemi işlediğine nasıl inanabiliriz? Bu ağız ve burun kapatılmak suretiyle bu eylemin gerçekleştiği ve bunun da tek kişi tarafından olduğu açıktır. Ne şekilde eylemin gerçekleştiğini de somut vakalara göre anlıyoruz. Bu davada haksız bir şekilde bir anne lekelendi, iffeti lekelendi, çocuğu öldürüldü. Bizler bu lekeyi kaldırmak için çalışıyoruz. Şüphe bırakmayacak şekilde sizlere ispatlamaya çalışıyoruz. Suça iştirak asla söz konusu değildir. Ceza mahkumiyeti, olasılıklara dayanamaz. Gerçekleşme şekilleri ihtimallere dayanamaz. Kesin ve inandırıcı bir delil olmadığı sürece, bu hangi olay olursa olsun müvekkilim Yüksel Güran’ın beraatine ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz.”