Diyarbakır’da Bebekler İçin ‘Dudak Damak Yarığı’ Protokolü İmzalandı

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Dicle Üniversitesi Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı ve Karacadağ Kalkınma Ajansının ortaklaşa yürüttüğü, “Dudak Damak Yarıklı Bebekler (DDY) İçin Tam Donanımlı Ortodontik Tedavi ve Ailelerini Bilinçlendirme Eğitim Ünitesi”nin protokol imzası gerçekleşti. 

Protokol imza törenine Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Diyarbakır Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Hasan Meral, Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi. Kamile Oruç katıldı.

PROJE KONUSU 

Projenin konusu; Diyarbakır Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde, Dudak Damak Yarıklı bebekler (DDY) için tam donanımlı ortodontik tedavi ve ailelerini bilinçlendirme eğitim ünitesinin kurulmasıdır. Bu ünitede, DDY ile doğan bebeklerin ameliyat öncesi ortodontik tedavilerinin yapılabilmesi için yeni teknolojik gelişmelere uygun bir klinik oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca bu kapsamda bu anomaliye sahip bebeklere ait arşiv kayıt sistemi kurularak hem tedavi edilen hem de beslenme desteği sunulan tüm bebekler kayıt altına alınacaktır. DDY bebeklere tedavilerin başarıyla uygulanması için bebeklerin ailelerine tedavi ile ilgili gerekli eğitim ve motivasyonun yanında bu anomaliye karşı sosyal ve psikolojik farkındalık eğitimleri verilmesi amaçlanmıştır.

Proje; düşük gelir seviyesine sahip ailelere dezavantajlı bireylerden oluşan bebek ve çocuklara yönelik olması nedeniyle programın “sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük olan il ve ilçelerde olmak üzere; toplumun dezavantajlı kesimlerinin ekonomik ve sosyal hayata daha aktif şekilde katılmasının sağlanması” amacına hizmet etmektedir. Programın 3. önceliği olan “sosyal içerme” önceliğinin “Toplumun dezavantajlı kesimlerinin yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve dezavantajlı kesimlere sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması” amaçları ile birebir ilişkilidir.

Ülkemizde her 500 veya 700 bebekten (bölgelere göre farklılıklar göstermekle birlikte) (1/500-1/700) bir bebek DDY anomalisi ile doğabilmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi için bu yıllık en az 1000 bebeğin DDY anomalisi ile doğabileceği anlamını taşımaktadır. Diyarbakır yeni doğan nüfus açısından Türkiye’de en yüksek nüfusa sahip illerden birisidir. Bu gözlemler değerlendirildiğinde ilimizde ve çevre illerde bu anomaliyle doğmuş ya da doğacak çocuk sayısının tahminlerimizden çok daha fazla olabilmektedir.

DDY’li bebek ve çocukların ailelerinin eğitimi ve bu konuda farkındalıklarının olması bu bebek ve çocukların bütüncül tedavilerinin yapılması için gereklidir. Sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından Diyarbakır en alt kademe grubu olan 6. kademe iller arasında yer almakta ve sağlık alanında iller içerisinde 67. sırada olduğu tespit edilmiştir. Tedavisi yıllar süren DDY’li bir çocuğa sahip olmak ve tedavi masrafları ve sorumluluğu açısından aileleri oldukça zorlamakta ve bu çocukların tedavileri bu nedenle sağlıklı bir şekilde yapılamamaktadır. Yapılacak tedavilerin başarı şansını arttırmak ve masrafların azaltılması ancak eğitimli ve bilgi sahibi ebeveynler ile mümkündür. Bu proje ile başta ailelerin ve çevrenin bilinçlendirlmesi mümkün olabilecektir.

Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öncelikli olarak diş hekimliği ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi veren bir eğtim kurumudur. Proje süresince (18 ay) yaklaşık toplam 300 diş hekimi ve uzman diş hekimi Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun olacaktır. Bu hekimlerin eğitim süreleri içerisinde DDY’li bebek ve çocukların tedavilerinde uygulamalı eğitim almaları gelecekte verecekleri yeterli sağlık hizmetlerinin kalitesi açısından gereklidir.

Koruyucu diş hekimliği ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin sunulmasını sağlayacak olan Dudak Damak Yarığı Bebek Tedavi Kliniği ve Ebeveynlerini Bilinçlendirme Eğitim Ünitesinin Kurulumu projenin genel hedefidir. Kurulacak ünitede haftalık tedaviler ile yüz bölgesinde yaygın bir şekilde görülen Dudak Damak Yarığı anomalisine sahip yeni doğan bebekler şekillendirme tedavisi ile daha başarılı ameliyatlar geçirebileceklerdir. Erken dönemde doğru ve invaziv olmayan tedavi protoklü ile ileride uygulanacak cerrahi ve diğer tedavilerin erken dönemde doğru sonuç vermesi hastaların ve ailelerin psiko-sosyal durumu için pozitif katkı sağlayacaktır. Ayrıca bazı revizyon ameliyatlarına daha az ihtiyaç duyularak birey ve ülke ekonimisine de katkı sağlanmış olacaktır.