TKYD Anadolu Seminerleri’nin Yeni Durağı Diyarbakır Oldu
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), kurumsal yönetim anlayışını yurt çapına yaymak amacıyla sürdürdüğü seminerlere 2024 yılında Manisa, Aydın, Adana ve Konya’nın ardından Diyarbakır ile devam etti. “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Kurumsal Yönetim Uygulamaları” Semineri Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi iş birliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde 5 Aralık tarihinde gerçekleştirildi.
Kurumsal yönetim anlayışının Türkiye’de tanınması ve gelişmesi amacıyla faaliyetlerini sürdüren Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), Anadolu’da kurumsal yönetimi anlatmaya 2024 yılında da devam ediyor. 2023 yılında Denizli, Sakarya ve Eskişehir illerinde düzenlenen seminerler, 2024 yılında Manisa ile başladı ve ardından Aydın, Adana ve Konya’da devam etti. TKYD 5 Aralık’ta da Diyarbakırlı aile şirketleriyle Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda buluştu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleşen seminerin açılış konuşmalarını TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya yaptı.
Açılış konuşmalarının ardından, Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz’un yönettiği seminerde; TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ve İnci Holding Genel Sekreteri Filiz Morova İneler, TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ve TKYD ESG Çalışma Grubu Başkanı Av. Nihal Mashaki, Yeşil Ambalaj A.Ş. Genel Müdürü Hasan Yeşil ve Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Fidankonuşmacı olarak yer aldı.
TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, “Ekonomik kalkınmanın ancak “iyi yönetim” ile mümkün olabileceğine inanan gönüllüler tarafından kurulan Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği, bugüne kadarki çalışmalarıyla öncelikle kurumsal yönetim kavramının Türkiye’de duyulmasını, tartışılmasını ve kavranmasını sağlamayı hedefledi. Kurumsallaşma meselesi esasında çok uzun yıllardır hepimizin ajandasında olan bir konu. Bizim derneğimiz de 21 yıldır kurumsal yönetim anlayışının daha çok anlaşılması ve yaygınlaştırılması için faaliyetlerde bulunuyor. Bu konu hepimizin konusuve sorunu. Türkiye ekonomik açıdan belirli bir banda sıkışmış durumda. Türkiye daha hızlı büyümek, katma değer ve sermaye üretmek zorunda ki, kişi başı 25 bin dolar seviyesine çıkabilelim.
Kurumsallaşma ve kurumsal yönetim konusu uygulama açısından maliyeti en düşük bir alan olarak karşımızda duruyor. Bugün global ya da bölgesel adımları destekleyecek en önemli adımlardan bir tanesi kurumsal yönetim anlayışına sahip olabilmek. İçinden geçtiğimiz süreci hep beraber yaşayacak ve olacakları yoldagöreceğiz. Bizi sınırlayan birçok problemler, riskler, fırsatlar var ama bunları zamanında görebilmemiz iş hayatındaki sorunlarımızı görmemize bağlı. Bundan 10 sene sonra bugün var olan işletmeler varlıklarını sürdüremeyecek. Şirketlerimizin sistemlere ihtiyacı var. Yapmamız gereken sorunları masaya yatırırken, nasıl çözüm bulabileceğimizi de bilebilmek. Kurumsal yönetim kolay bir iş değil. Hemen bugün karar verip de bir ay sonra 3 ay sonra veya 6 ay sonra şirketlerin kurumsallaşacağını iddia etmek zor. Ama bu bir yolculuk ve bu yolculuğa başlamaya ve bu konuda yatırım yapmaya karar vermek en önemli unsurlardan bir tanesi. Diyarbakır, bölgesinin en önemli şehirlerinden bir tanesi. Gerek yaşam biçimi ile gerekse anlayışıyla,düşüncesiyle ve iş yapma şekilleriyle çok değerli bir şehrimiz. Diyarbakır’ın gerçek potansiyelini, Diyarbakır’ın gidebileceği mesafeyi görerek biraz daha farklı gözle bakmamız ve bu noktada kendimize yatırım yapmamızgerekiyor. İnanıyorum ki gerçekten Diyarbakır olması gereken potansiyele de bu noktada daha hızlı erişebilecektir.” derken;
Kurumsallaşma sürecinde örnek modeller görmek çok önemli
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya; “Kurumsallaşma sürecinde örnek model görmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özel sektörde kurumsallaşma örneklerini görüp değerlendirmek gerekli. Bizde kurumsallaşma çok tartışılıyor. Yığınla kağıtlar önümüze geliyor. Ama bir babanın işi çocuğa teslim etmesi, o çocuğun da kurumsal yapının farkında olup devam ettirebilmesi değerli. Burada da eğitim devreye giriyor. Kurumsallaşma müdür atama, müdür değiştirmekten çok kişinin kendisinden başlaması demektir. Kurumsallaşmakişinin başkasını değil kendisini kurumsal hale getirmesinden başlıyor. Kurumsallaşmaya ilk olarak çevreden başlamalı. Kurumsallaşma fabrika veya işyeri içindeki bir konu değil. Yönetim anlayışı, yetki paylaşımı yapıldıysa kurumsallaşma daha kolay hale geliyor.” dedi.
Alışılmış yönetim şekli ile ilerlemek kolay değil
Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Fidan da; “Bizim aile yapılarımızın anayasaları vardır. Böyle bir anayasa içerisinde kurumsal yönetim oluşturmak zor. Alışılmış yönetim şekli ile o anayasa, o kurallar durduğu sürece çok kolay değil. Bu kültürü aşmak gerekiyor. Bunu kendi içerisinde tartışarak, iyi örnekler ortaya koyarak aşmamız gerekiyor. Öte yandan aile şirketi olduğunu hepimizin bildiği yapılar gittikçe artmaya başladı. Burada nasıl bir yöntem izlenmeli? Bu şirketler güçlerini birleştirerek halka açılmak yerine bir süre sonra aile şirketinin oluşturduğu devasa yapının kişiler arasında bölünmesini sağlıyor. Bu da ister istemez küçülmeye sebep oluyor. Bölgemiz bu konuda yaşadığı sorunlar nedeniyle bu konuları çok tartışan bir bölgede olamadı. Önceliklerimiz her zaman farklı güvenlik veya güvenlik politikaları oldu. Bu aile içinde kurumsallaşma konusu bizim için çok çok önemli. Çünkü ikinci bir nesil demek başka bir kentte sanayide, ticarette başka bir segmente atılması demektir.” dedi.
Aile anayasası ve kurumsallaşma kuşaklar arası geçişte çok önemli
Yeşil Ambalaj A.Ş. Genel Müdürü Hasan Yeşil ise; “Biz de kendi şirketimizde önce aile bireyleri tarafından bu ilkelere nasıl uyarabiliriz diye çalışıyoruz. Kendi aramızda adillik, paydaşlara eşit davranmak ve kimsenin kendisini eksik hissetmediği çıkar çatışmasını önlemeye çalışıyoruz. Yönetim objektif değerlendirmelerden sonra gerçek bir hesap verilebildiğini gördüğünden emin oluyorsa; orada biraz daha güven ilişkisi kuruluyor vebundan sonraki aşama biraz daha profesyonellerden destek almayla ilerletilebiliyor. Aile şirketlerinin ortalama ömrü Türkiye’de 24 yıl. Bu sürenin uzaması için de çalışmalar yapıyoruz. Biz 7 kardeşiz ve 2.kuşağız. Ailemizdeki kurallar, sevgi ve saygı güçlü olduğu için aramızı kimse bozamıyor. Ama bizim ardımızdan gelecek 3. nesil bunu sağlayabilir mi, çok zor. Aile anayasası ve kurumsallaşma bu aşamada çok önemli. Her şey kurallara bağlanırsa, sistemin yönlendirdiği şekilde bu sorunlara çözüm bulunabilir. Kurumsallaşmayı bir değişimi yönetme süreci olarak görüyorum. Bu değişimi yönetme süreci için yeteneğiniz, kaynaklarınız, eylem planınız motivasyonunuz, gücünüz, bilginiz ve sabrınız olmalı.” dedi.
Dünyada ve Türkiye’de üçüncü kuşağa geçmiş olan şirket sayısı yüzde 12-15 arasında
TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ve İnci Holding Genel Sekreteri Filiz Morova İneler, “Dünyada ve Türkiye’de üçüncü kuşağa geçmiş olan şirket sayısı yüzde 12 ile 15 arasında. Aile işletmelerinin kurumsallaşma sürecinde birbirinden çok şey öğreneceğine inanıyorum. Şirketlerin birbiri arasında bilgi sahibi olmak çok önemli. Aile Anayasası deyince sözleşmelerin olması da önemli ama kültür, değerler de çok önemli. Benden sonra da o kurallar, kültür ve değerler devam etsin isterim. Bu yüzden aile anayasasını kurumsallaşma yolunda oluşturmak çok değerli. Bir yandan da aile büyüyünce de ailenin varlıkları, sorumlulukları var. Ortakların veailelerin muhasebelerini ayrı bir düşünce olarak ele alınmalı. Aile ve şirket kavramları birbirinden nasıl ayrılmalı? Bazen kurumsallaşma hantallaşma olarak da görülebiliyor. Fakat bu süreçler sürekli gözden geçirilen süreçler. Ailenin yapısının değişimine göre süreçler tekrar gözden geçirilebiliyor. Üçüncü kuşağa şirketlerin sayısını böyle böyle yüzde 15’in üzerine çıkaracağımız ümit ediyorum.” diyerek sözlerini bitirdi.
Sürdürülebilirlik artık soyut bir kavram değil
TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ve TKYD ESG Çalışma Grubu Başkanı Av. Nihal Mashaki, “Sürdürülebilirlik artık kanunumuzda yer aldı. Dolayısıyla bu kavram soyut bir kavram değil. Bu kavram elle tutulan, akıbeti ve sonuçları olan bir kavram. Dünya trend olarak uzun süredir değişim eyleminde. Çevre, sosyal ve kurumsal yönetim kavramları artık soyut olarak değil, standart şeklinde ve bu standardında akıbeti olacak şekilde raporlama ve finansalların yanında bir açıklama olarak şirketlerden bekleniyor. Bütün dünyada kendi mevzuatlarında bu konu yasalaşarak yerini buldu. Türkiye’de 2024 yılında yürürlüğe girmiş bir standartımızvar. 2025 yılında üç yüz ve üstü şirket bu kapsamın içerisine geliyor. Türkiye’nin içinde kimlerin bu raporlama yapma sorumluluğu var? Bankacılık sektörü, BDDK mevzuatına bağlı ve tabi olan bütün bankalar, sigorta sektörü, SPK mevzuatına bağlı olanlar, borsa şirketleri bu sorumluluğun içerisinde yer alacak. Bununla beraber yönetim kurullarının rolleri yavaş yavaş bu mefhumlardan dolayı artık güçlenerek geliyor. Öte yandan özellikle kadın ve erkek yöneticilik kavramları, deneyimlerini aktarmak ve oradaki olan koltuklarda daha sık görünümünü göstermek için bu mevzuatların ve bu standartların sayesinde zaten itici güçle beraber bizlere gösterecek.” şeklinde konuştu.
TKYD Hakkında: Kurumsal yönetim anlayışının ülkemizde tanınması, gelişmesi ve en iyi uygulamalarıyla hayata geçirilmesi misyonuyla hareket eden Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), 2003 yılında gönüllü bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulmuştur. Adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleri üzerine inşa edilen kurumsal yönetim anlayışının, etki ettiği tüm alanlarda yol gösterici olma misyonuyla hareket eden TKYD, özel sektör, kamu kuruluşları, medya, düzenleyiciler, sivil toplum kuruluşları ve akademik dünya arasında bir iletişim ağı kurarak kurumsal yönetim uygulamalarının gelişmesini hedeflemektedir. TKYD, UN Global Compact imzacısı ve ICGN üyesidir.