Perinçek: “Hûn Bi Xér Hatin, Ser Seré Min Û Serçavén Min”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile iş insanı Ethem Sancak, partisinin “Üreticilerin Milli Hükümeti İçin İktidara Toplantısı” için Diyarbakır’a geldi.
(HABER & FOTOĞRAF: SEYFETTİN EKEN)
Üreticilerin Milli Hükümeti İçin İktidara toplantısına Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Vatan Partili iş insanı Ethem Sancak, Vatan Partisi MYK üyesi Şule Perinçek, TAHAP Diyarbakır şube başkanı Ata Akkoyun, Balaban Aşireti üyeleri, Diyarbakır’daki mağdur üretici ve elektrikleri kesilen köylüler ve partililer katıldı.
Bu topraklara karpuz değil cesaret ektiklerini belirten Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, konuşmasına Kürtçe, “Hûn bi xér hatin Ser seré min û serçavén min Merheba ji we re” (Hoş geldiniz. Baş göz üstüne geldiniz. Merhaba size) diyerek başladı.
Perinçek, yaptığı açıklamada, Türkiye’de devrim gelecekse Diyarbakır halay başı olacağını, Çünkü Diyarbakır, çok acı çekmiş insanların diyarı, Diyar-ı Bekir, çalışan insanların diyarı. O nedenle Diyarbakır, Türkiye’de umutların, çözümlerin ve kardeşliğin diyarıdır.
“ANKARA’DA DAYISI OLAN LİKAYATSİZ YÖNETİCİ İSTEMİYORUZ”
Toplantıda ilk başta Vatan Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ferdi Tanhan söz aldı. Tanhan; “Üreticilerin Milli Hükümeti İçin İktidara Toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. Bu bir iktidar toplantısı. Ben buraya iktidara yürüyen partinin, Diyarbakır il başkanı olarak çıktım. Ancak müsaadeniz olursa Vatan Partisi’nin en üst düzeyde temsil edildiği bu toplantıda ben Diyarbakırlıların sözcüsü olmayı tercih ediyorum. Diyarbakır artık yoksulluk istemiyor. Diyarbakır artık yolsuzluk istemiyor. Diyarbakırlılar rüşvet istemiyor. Diyarbakır, Ankara’da dayısı olan ama hiçbir meziyeti olmayan liyakatsiz yöneticiler istemiyor başında. Diyarbakır, Diyarbakır halkına dokunanı yakarım diyen Gaffar Okkan’ları istiyor. Kendisini halk için, vatan için feda eden devlet yöneticilerini başında görmek istiyor.
Diyarbakır hoşgörü istiyor, şefkat istiyor. Somurtkan yönetici istemiyor. Güleryüz istiyor, neşe istiyor. Diyarbakır acılardan beslenenleri artık başında görmek istemiyor. Mutluluktan beslenenleri başına çağırıyor. Diyarbakır halkı artık acıları hatırlamak istemiyor. Diyarbakır halkı kasedi başa sarıp tekrar tekrar dinlemek istemiyor. Yeni bir şarkı duymak istiyor, yeni bir türkü duymak istiyor. Sadece duymak değil o şarkıyı hep bir ağızdan yazmak, söylemek istiyor Diyarbakır” dedi.
“ACILARI HATIRLATAN MÜZELERLE ÖVÜNENLERİ BAŞIMIZDA İSTEMİYORUZ”
Diyarbakır cezaevinin müzeye çevrilmesine tepki gösteren Tanhan; “Acıları hatırlatan müzeleri yapmakla övünenleri başımızda istemiyoruz. Diyarbakır Cezaevi’nden müze yapacaklarmış. Ona ihtiyacımız yok. Acıları hatırlamaya ihtiyacımız yok. Ama fabrikaya ihtiyacımız var. Evet, Diyarbakır fabrika istiyor. Diyarbakırlı işsiz gençler iş istiyor. Ailesini geçindirmek istiyor. Anasından, babasından harçlık isteme utancını yaşamak istemiyor. Kahve köşelerinde sürünmek istemiyor. Diyarbakır’ın gençleri, hepsi de güçlü kuvvetli, hepsi de yürekli, hepsinde Allahına kadar gurur var. Sizden iş istiyorlar. Diyarbakır iş cenneti olsun, herkes çalışsın, herkes üretsin istiyor. Çalışmadan para kazanan kimse kalmasın istiyor Diyarbakır. Diyarbakır’ın kadınları evlere kapanmak değil, çalışma hayatına katılmak istiyor. Diyarbakır artık yoksul, mahçup, gariban köylü görmek istemiyor. Diyarbakır yolsuz köyler istemiyor. Elektriksiz, susuz bırakılmış, kaderine terk edilmiş, insansızlığa mahkum edilmiş köyler görmek istemiyor. Diyarbakır köylerinde ekilsin, biçilsin refah olsun istiyor. Traktöre mazot koyarken bin kere düşünmek istemiyor Diyarbakır. Topraksız, hayvansız bırakılan köylünün feryadı duyulsun istiyor. Köyünü terk edip şehir merkezlerinde kum tanesi gibi yığılmış insanın hasreti dinsin istiyor” diye konuştu.
“MİNARELERE KILIF UYDURAN SİSTEMİ YIKACAĞIZ”
Diyarbakırlıların topraklarına su istediğini belirten Tanhan; “Çok şey istemiyor Diyarbakır. Penceresine cam istiyor Diyarbakır, topraklarına su istiyor, sokağına lamba. Diyarbakır meydanlarında, parklarında, bahçelerinde mendil satan, su satan çocuk görmek istemiyor. Diyarbakır’ın parklarında bir tane bile mendil satmak, su satmak zorunda kalan çocuk görmek istemiyoruz. Parklarda mendil satılmaz, parklarda oyun oynanır, neşe saçılır. Bakın hükümetimiz park yapmakla bahçe yapmakla övünüyor. O güzel parkların, ağaçların arasında tek bir mendil satan çocuk kalmadığında bununla övünmek istiyor Diyarbakır. Zenginleşmenin tek yolu olarak suçu, zorbalığı, haksızlığı, uyuşturucuyu dayatan bu sistemi. Arıcıları dolandıranları, minarelere kılıf uyduranları koruyan bu sistemi. Geri dönüşüm tesisi kurmak isteyen Hurdacı esnafını kapı kapı süründüren bu sistemi. Öğretmenini, mühendisini, mimarını atayamayan bu köhnemiş sistemi. Zeka ile tırnak ile diş ile parça parça edip artık yıkmak istiyor Diyarbakır” şeklinde konuştu.
“KARPUZ YERİNE CESARET EKİYORUZ”
Karpuz ekmek yerine cesaret ektiklerini vurgulayan Tanhan; “Genel Başkanım siz bize karpuz ekmeyin cesaret ekin demiştiniz. DEDAŞ bizi mecbur bıraktı artık istesek de karpuz ekemiyoruz. O zaman sizin öğüdünüze uymanın tam sırasıdır: Madem karpuz ekemiyoruz biz de cesaret ekiyoruz. Cesaretse cesaret biz de tarlasıyla, tohumuyla ambar ambar var. Önümüzde siz arkamızda Hazro Dağları var. Korkumuz yok. PKK’den korkumuz yok. Amerika’dan korkumuz yok. Avantacılardan, nüfuz tüccarlarından, daha kim varsa bizi sömürmeye, öldürmeye çalışan hiçbirinden zerre kadar korkumuz yok. Onlar bizden korksun. Çünkü bizim kaybedecek karpuzumuz bile yok. Ama kazanacağımız koskaca bir Diyarbakır, koskoca bir Türkiye, koskoca bir dünya var.
‘HALAY ÇEKECEĞİMİZ, BAYRAM YAPACAĞIMIZ YILLARA GİDİYORUZ’
Tanhan’ın ardından sahneye çıkan Perinçek şöyle devam etti, “Bu topraklara karpuz değil cesaret eken, ürün değil birlik kaldıran, kardeşlik eken fedakâr, cefakâr, kahraman Diyarbakırlı kardeşlerim, hepinizi yürekten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Değerli kardeşlerim o tokmak o davula vurduğu sürece kimse Türkiye’ye zincir vuramaz. Diyarbakır’da o zurna üflendiği sürece kimse Türkiye’yi boyunduruk altına alamaz, kimse bizim kardeşliğimizi bozamaz. Şu halaylar Diyarbakır’da omuz omuza, el ele çekildiği sürece bizim güzelliklerimize, şenliklerimize, ürünlerimize, geleceğimize kimse pranga vuramaz. Onun için güvenle bakıyoruz geleceğimize. Türkiye, önümüzdeki süreçte büyük bir karara gidiyor. 2023 ve 2024 bunlar karar yılları. Halay çekeceğimiz, bayram yapacağımız yıllara gidiyoruz. Çünkü Türkiye’nin Kürdüyle, Türküyle güzel, çalışkan ve kahraman bir milleti var” dedi.
“TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT SİSTEMİN SONU GELDİ”
Türkiye’deki mevcut sistemin sonunun geldiğini ifade eden Perinçek; “Gencimize iş vermeyen, traktörümüze ucuz mazot doldurmayan, sanayicimizin çarkına ucuz doğalgaz vermeyen, çocuklarımızın güzel eğitim almasına eğitim vermeyen, çocuklarımızın iş adamı hakim ve savcı olmak yerine pazarda, sokakta ve caddelerde mendil satmaya mahkum eden sistemin sonu gelmiştir. 1980’lerden sonra kurulan, yabancılara el açmak, avuç açmak, bu milletin emeğiyle o büyük dünyanın baronlarını, para babalarını, dünyanın büyük tefecilerini, büyük bankaları, büyük faizcileri, dolar ve borsa vurguncularını besleyen bu sistem bitmiştir” dedi.
“TEFECİLERİN VE BANKALARIN ELDE ETTİĞİ KARI ÜRETİCİYE VERECEĞİZ”
Bankaların son 3 aydaki karlarının 288 milyar TL’yi geçtiğine değinen Perinçek, “Geçen yıla göre bankalarda yüzde 500 kar artışı yaşanmış. Bankacıların, faizcilerin ve tefecilerin çiftçi borçları da yüzde 500 artıyor. Biz bu haksızlığı bitirip bankacı ve tefecilerin elde ettiği yüzde 500 karı çiftçilere, üreticilere vereceğiz. Biz bunu yapınca çiftçi ekecek, üretecek, tarlasına gübre atabilecek, su motoruna mazotu doldurabilecek. DEDAŞ’ın adamları gelip elektriği kapatacak korkusuyla yaşamayacak çiftçimiz. Eğer bankalar 3 ayda ceplerine bu kadar parayı atıyorsa demek ki Türkiye’nin yeterince kaynakları var. 300 ile 500 milyar dolar arası paralar yurt dışındaki kıyı bankalarına, İsviçre bankalarına yatırılıyorsa demek ki Türkiye’nin kendine yetecek kadar geliri var. Türkiye’nin o kaynakları bu tefecilerin keselerinden alıp çiftçiye, işçiye, üreticiye, tüccara verecek bir hükümeti yok. Kaynakların başına çöreklenmişler” dedi.
“TORPİL VE KARTVİZİT DEVRİ BİTECEK, LİYAKAT DEVRİ GELECEK”
Torpil atamalarına son vereceklerini kaydeden Perinçek; “Her yerde torpil, her yerde kartvizit, vatandaşın kartviziti ve torpili yok. Vatandaşın nesi var vatandaşlığı var. Vatandaşlığın geçmediği bir ülke haline getirdiler. Biz ülkemizi vatandaşlığın geçtiği bir ülke haline getireceğiz. Bizim iktidarımızda torpilin, kartvizitin değil, liyakatin olduğu bir Türkiye olacak. Önümüzdeki süreçte ülkemiz milli üretici iktidarına gidiyor. Mevcut sistemin sonu geldi. Bizim kuracağımız sistemin sloganı şu olacak; ‘Üretici Baştacı’. Biz sistemimizde üreticiyi baş tacı yapacağız. Ekonominin kararların temel ilkesi üretime yarayan her şey doğrudur, faizciye, tefeciye, dolar vurguncusuna, torpilciye, tarikat rantçasına yarayan her şey yanlıştır. Hükümetin kararları da ya üreticiden yana, yada tefeciden, faizciden, tarikatçıdan yana. Para dilenme dönemi bitti, Türkiye dilenmeyecek, Türkiye emeğiyle üretecek ve zenginleşecek. İfadelerini kullandı.
“MEMO’NUN MEHMET’İ, FATO’NUN FATMA’YI VURDUĞU DÖNEMİ BİTİRECEĞİZ”
Amerika’nın her yerde yenilmeye başladığını aktaran Perinçek; “Dünyanın her yerinde yeniliyorlar. Burada bizi bölmeye çalışan Amerika ve İsrail’e fırsat vermeyeceğiz. Bu döneme son verelim. Kardeşi kardeşe vurdurmayalım. Memo’nun Mehmet’i, Haso’nun Hasan’ı, Fato’nun Fatma’yı vurduğu o döneme son vereceğiz. Buradan diyorum ki elinize Amerika ve İsrail’in verdiği silahları atın, gelin beraberliğimizi halaylarda gösterelim. Gelin burada beraber halay çekelim, davulun göğsüne beraber vuralım, kardeşimize vurmayalım”
“DEVRİM GELİYORSA DİYARBAKIR HALAY BAŞI OLACAK”
Perinçek son olarak şunları söyledi, “Türkiye’de devrim geliyorsa Diyarbakır halay başı olacaktır. Çünkü Diyarbakır, çok acı çekmiş insanların diyarı, Diyar-ı Bekir, çalışan insanların diyarı. O nedenle Diyarbakır, Türkiye’de umutların, çözümlerin ve kardeşliğin diyarıdır. Birliğin, beraberliğin diyarıdır. Onun için Diyarbakır’a üreticilerin milli hükümeti iktidarı yolunda kolay gelsin diyorum” dedi.
“PERİNÇEK KADAR SÖZÜN USTASI BİR İNSAN GÖRMEDİM”
Diyarbakır’a gelen Vatan Partili iş insanı Ethem Sancak da burada bir konuşma yaptı. Sancak; “Türkiye’de son 50 yılda bir dizi parti lideriyle şu veya bu vesileyle bir araya geldik. Ama Vatan Partisi Genel Başkanı sevgili yoldaşım Doğu Perinçek kadar sözün ustasını görmedim. Yapılan anketlerde milletimizin yüzde 49’u ne Cumhur İttifakı ne de Millet İttifakına güvenmiyor. Bunlara anketörler milleti uyutmak için kararsızlar diyor ama aslında öyle değil, millet kararını vermiş. Ne bu, ne o diyor. Dolayısıyla millet, yeni bir devrimci çıkışın eşiğine geldi. Millet üretimle refaha çıkacağımızı görmeye başladı. Millet, üreticilerin milli hükümeti iktidarına hazır” şeklinde konuştu.
“AMERİKA’DA İÇ SAVAŞ ÇIKACAK”
Şu anda dünyaya yön verdiğini sanan Amerika’nın bugün çarkı kırıldığına değinen Sancak; “ABD, 2008’de başlayan büyük finansal krizle sendeledi. Allah’ın bir lütfu olan Pandeminin sonucunda da bütün sistemleri kırıldı ve kendini bugün besleyemeyecek duruma geldi. Amerika’nın kendi stratejistleri bile Amerika’nın çöküşe gittiğini söylüyor. Hatta Amerika’nın bilim adamları diyorlar ki 2024 seçimleri, Amerika’nın iç savaşıyla sonuçlanacak. Çünkü Amerika’da uygulanan küresel liberal sistem, Amerikan emekçisini de gün be gün işsiz bırakıyor. Bugüne kadar Afrika ve Asya’yı sömürerek kendi milletini besleyen Amerika bugün her yerde yeniliyor. Daha düne kadar Amerika’nın hık dediği Suudi Arabistan bile Amerika’ya karşı başkaldırdı. Hindistan, ayağa kalkmış, ben artık kendimi sömürtmeyeceğim diyor. Amerika göçüyor ve çöküyor. Kahraman Afganlı çobanlar bile Amerika’ya diz çöktürdü. Amerika, muhiplerini bile uçaklardan atarak Afganistan’dan kaçmak zorunda kaldı. Yani insanın kanını emen, paraya tapan, insanı insanın kurdu olarak gören, emperyalist kapitalist sisteminin sonuna geldik” dedi.
“ASYA HÜKÜMRANLIĞI DÖNEMİ BAŞLIYOR”
Artık dünyada çok kutuplu bir Asya hükümranlığının olacağı dönemin geldiğini belirten Sancak; “İnsanı temel alan, asla hegemonyacılık yapmayacağım diyen büyük Asya devletleri ayağa kalktı. Batılı bilimciler bile 2030 yılında dünyanın en büyük ekonomisinin 60 trilyon dolarla Çin olacağını söylüyor. İkinci sırada 52 trilyon dolarla Hindistan. Amerika 3 numaraya düşecek. Dördüncü sırada 300 milyon nüfusuyla Endonezya geliyor. Türkiye dünyanın en büyük 5. Ekonomisi olacak. 6. sırada Mısır, 7. sırada Brezilya geliyor. Bugün Avrupa’nın kalesi olarak görülen Almanya o gün 10. sıraya gerileyecek. Toplam dünya üretiminin yüzde 70’i Asya’ya kayıyor. Artık zenginlik kaynağı, uygarlığın ve bilimin merkezi, tarihi ilerleten güç, medeniyetin kadim ana rahmi olan Asya olacak” diye konuştu.
“MİLLETİMİZ AMERİKA’YI BAŞDÜŞMAN, RUSYA’YI EN GÜVENİLİR DOST OLARAK GÖRÜYOR”
Türkiye ile ilgili anketler yapıldığını aktaran Sancak; “Yapılan anketlerde vatandaşın yüzde 70’i Amerika’yı baş düşman olarak görüyor. Her ne kadar yetkililer tarafından stratejik ortak olarak görülse de milletimiz Amerika’yı baş düşman olarak görüyor. Milletimiz en güvenilir ülke olarak Avrasya kapısı olan Rusya’yı görüyor. İkinci sırada Çin, üçüncü sırada ise İran’ı dost olarak görüyor. Bugün artık Türkiye’de köle ol ve tüket devri bitti, bunu hiçbir lider bu saatten sonra bu millete dayatamaz.
SANCAK: “ECZA DEPOSU KURACAĞIM”
Genel Başkan Yardımcısı ve iş insanı Ethem Sancak ise, yakın zamanda Diyarbakır’da bir ecza deposu açacağı belirterek, “Şubat ayında Diyarbakır’da Sancak Ecza Deposu adıyla bir ilaç dağıtım şirketi kuracağız. Bunun hazırlıkları sürüyor. Şimdiden bölge insanımıza hayırlı olsun” dedi.