“En Kirli Havayı Soluyan 10 Şehrin 5’i Kürt Şehirleri”
Eşitsizlik Bülteni 6. sayısında “Çevre” başlığı altında bölgesel eşitsizliği mercek altına alırken, Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, hava kirliliğinde bölge illerinin ilk sırada yer almasına ilişkin, “Merkezin yatırımlarının aynı anda birçok alana ve eşitliği gözeten, yani sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri arasındaki farkı kapatmayı hedefleyen bir kalkınma politikasının merkeze alınması gerekiyor” dedi.
–Türkiye’de 340 tane hava ölçüm istasyonu var ve sadece 20 tanesi bizim bölgemizde
–Eyyübiye gibi 500 bin nüfuslu bir ilçede doğalgaz yok
-Türkiye’nin en kirli havasını soluyan 10 şehrin 5’i Kürt şehirleri
Ruhavioğlu, “Türkiye’de 340 tane hava ölçüm istasyonu var ve sadece 20 tanesi bizim bölgemizde. Türkiye’nin en kirli havasını soluyan 10 şehrin 5’i Kürt şehirleri. Fakat bu 5 kentte de ne sanayi var ne ticaret var. Hiçbir şey yok. Birincisi buraların doğalgaz öncelikleri yok. Yani doğalgaza dönüşümde en sonra bırakılan şehirler. Kömür kullanımının yüksek olduğu ve varsa sanayide hava kirliliğini iyileştirecek tedbirlerin de alınmadığı bir yer. Buralara devletin sosyal yardımlar bağlamında yaptığı kömür yardımları da çok kötü. Kara duman çıkıyor bu bacalardan ve dolayısıyla şehir kirli bir hava soluyor” diye belirtti.
’16 ŞEHİRDEN BAHSEDİYORUZ VE BU YÜZDE 6 DEMEK’
Tüm bu konularda bir eşitsizlik içinde olmasını bir şekilde anlıyorsunuz ama hava kirliliğinde de bir eşitsizlik olur mu diye merak ediyorsunuz. Hava kirliliğinde de eşitsizlik oluyor. Şöyle oluyor: Örneğin biz TÜİK’in 2015 verilerini baz alarak bu bülteni hazırlıyoruz ama elbette ki 2015’te kullandığı verilerin güncel versiyonları varsa onu kullanıyoruz. 2015’teki hava kirliliği oranına baktığımızda örneğin Türkiye ortalaması -onun bir birimi var; PM10 değeri üzerinden ölçüyoruz- 55 imiş. Fakat güncel veri (2022) Türkiye ortalaması 47 birime düşmüş. Yani hava kalitesi bir miktar iyileşmiş. 2015’te Bölge ile Batı arasında 10 puan fark varmış. Yani Bölgenin havası Batıya göre 10 puan daha kirliymiş. Ama bugün bu fark 15’e çıkmış. Bu şu anlama geliyor; havanın kalitesini iyileştirmek, hava kirliliğini önlemekle ilgili politikalar bölgeye bakmamış, Batıya bakmış. Türkiye’de 340 tane hava ölçüm istasyonu var ve sadece 20 tanesi bizim bölgemizde. 16 şehirden bahsediyoruz ve bu da yüzde 6’sı demek. Bu şu demek; buranın havasının çok da izlenmesi dert edilmiyor. Ya da örneğin doğalgaza geçişte; Ağrı, Iğdır, Şırnak vs. önceliklendirilmiyor.”
‘TÜRKİYE’NİN EN KİRLİ HAVASINI SOLUYAN 10 ŞEHRİN 5’İ KÜRT ŞEHİRLERİ’
Bölge illerindeki hava kirliliği sorununun sürmesinde sosyal yardımlar sırasında ihtiyaç sahiplerine sağlanan niteliksiz kömür kullanımının da etkili olduğuna işaret eden Ruhavioğlu, sorunun aşılmasının anahtarının yerel yönetimlerin güçlendirilmesinde olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’nin en kirli havasını soluyan 10 şehrin 5’i Kürt şehirleri. Fakat bu 5 kentte de ne sanayi var ne ticaret var. Hiçbir şey yok. Birincisi buraların doğalgaz öncelikleri yok. Yani doğalgaza dönüşümde en sonra bırakılan şehirler. Kömür kullanımının yüksek olduğu ve varsa sanayide hava kirliliğini iyileştirecek tedbirlerin de alınmadığı bir yer. Buralara devletin sosyal yardımlar bağlamında yaptığı kömür yardımları da çok kötü. Kara duman çıkıyor bu bacalardan ve dolayısıyla şehir kirli bir hava soluyor. Mersin gibi, Afyon gibi Iğdır’dan Ağrı’dan görece çok daha iyi ticareti, sanayisi olan şehirlerin havası nasıl Iğdır’dan daha iyi olabilir? Siz Batıdaki bir şehre hava istasyonlarını kuruyorsunuz, daha fazla ölçüm yapıyorsunuz. Havanın kirli olduğunu gördüğünüzde de bazı tedbirler alıyorsunuz. Sanayide bazı tedbirler alıyorsunuz, doğalgaza geçmesi gerekiyor diyorsunuz. Sanayinin kullandığı bacalara bazı tedbirler alıyorsunuz, filtreler koyuyorsunuz. Ama öbür tarafla ilgili herhangi bir şey yapmıyorsunuz. Bir tarafa bazı tedbirler aldığınız için hava düzelirken, öbür tarafta ise hava kirli kalmaya devam ediyor. Bu da aradaki makası daha da açıyor.