Kurum Personeli, Gazeteci ve Avukata ‘Özel Hayatın Gizliliğini İfşa’ Suçundan Dava
Diyarbakır’da, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne ait araçların il müdür yardımcıları tarafından özel işlerinde kullanıldıkları iddiasıyla gizlice çekilen görüntülerin haberleştirilerek, yayınlanması üzerine kurum personeli ve avukatı ile gazeteciye ‘Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek’ suçundan dava açıldı.
(HABER: SEYFETTİN EKEN)
Görülen ilk duruşmada, görüntüleri çekilen müdür yardımcıları A.N.B. ve B.İ. mahkemede şikayetçi olduklarını söyledi. Sanıklardan kurum personeli Y.E., “Araçları özel işlerinde kullandıklarına dair çeşitli duyumlar aldım. Bu durumu ispat etmek ve daha sonra bir sıkıntı yaşamamak için müştekilerin araçları özel işlerinde kullanırken fotoğraflarını çektim” dedi. Diğer sanıklardan kurum avukatı R.A., görüntüleri almadığını ve olayla ilgili gazeteciyle herhangi bir görüşmesinin olmadığını belirterek, iddiaları reddetti. Gazeteci Ş.A. ise haber kaynağını açıklamak zorunda olmadığını belirterek, Y.E.’yi tanımadığını, R.A. ile de kurum avukatlığı yapmasından dolayı çeşitli zamanlarda irtibatının olduğunu söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı Yenişehir Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü Y.E., kurum araçlarını günlük işlerinde kullandığını iddia ettiği müdür yardımcıları A.N.B. ve B.İ.’yi takip ederek, kamerayla kayda aldı. Çekilen görüntülerin bir internet sitesinde haber yapılması üzerine, kurumun müdür yardımcıları, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Olayla ilgili başlatılan soruşturmada görüntüleri çeken Y.E., görüntüleri gazeteciye verdiği iddia edilen kurum avukatı R.A. ve gazeteci Ş.A. hakkında, ‘Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek’ suçundan dava açıldı.
‘ZİNCİRLEME HALİNDE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İFŞA EDİLDİ’
Diyarbakır 16’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen davanın ilk duruşmasında sanıklar, müştekiler ile avukatları hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından, hazırlanan iddianame okundu. İddianamede, şüphelilerin zincirleme halinde özel hayatın gizliliğini ifşa ettikleri belirtilerek, “Şüpheli Y.E.’nin beyanında, suça konu görüntüleri Şüpheli R.A.’dan başka birine vermediğini beyan etmesi, şüpheli Y.E.’nin, şüpheli Ş.A. ile ilgili bir görüşmesi olmadığı ve birbirini tanımadıkları hususu, ayrıca şüpheli R.A.’ya verilen görüntüler ve şüpheli R.A. ile şüpheli Ş.A.’nın olay tarihlerindeki görüşme kayıtları bir arada değerlendirildiğinde, suça konu görüntülerin şüpheli Ş.A.’ya, şüpheli R.A. tarafından verildiğini gösterdiği anlaşılmakla, olay tarihinde şüpheli Y.E.’nin birden fazla müştekiyi farklı tarihlerde takip ederek zincirleme suretle özel hayatını görüntü kaydı alarak ihlal ettiği, her ne kadar suça konu görüntüler müştekilerin günlük kıyafetleriyle çekilmiş günlük hayatına dair olsa da şüpheli Y.E.’nin amacının müştekileri ifşa etmek olduğu ve farklı tarihlerde çekilmiş görüntüler olması sebebiyle özel hayat olarak değerlendirildiği, ayrıca şüpheli Y.E.’nin bu görüntüleri yaymak amacıyla aracı olan şüpheli R.A.’ya vermekle aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen özel hayatın gizliliğini ifşa eylemini de zincirleme suretle gerçekleştirdiği, görüntüleri alan şüpheli R.A.’nın görüntülerin basına sızdırılması amacıyla şüpheli Ş.A.’ya vermesi ve Ş.A.’nın bu görüntüleri haber yapmasıyla, her iki şüphelinin de birden fazla müştekiye karşı TCK 134/2 maddesinde ve 43/2 – 43/1 maddelerinde düzenlenen ‘Zincirleme suretle özel hayatın gizliliğini ifşa’ eylemini gerçekleştirdikleri, müşteki ifadeleri, bilgi sahibi ifadeleri, şüpheli ifadeleri, tutanaklar, raporlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır” denildi.
‘GÖRÜNTÜLERİN OLDUĞU FLAŞ BELLEĞİ KIRIP ÇÖPE ATTIM’
Y.E., görüntülerin içinde olduğu flaş belleği kırıp çöpe attığını ifade ederek, “Kurumumuzda 4 adet araç vardır. Bu araçları taşeron şoförler kullanır. Araçlara ait şifrelerin bizde olması gerekir. Yaklaşık 1 yıl önce müşteki B.İ., araçlara ait şifreleri değiştirmiştir. Ben kendisinden yeni şifreleri istedim ancak bana vermedi. Kurum içinde, katılanların araçları özel işlerinde kullandıklarına dair çeşitli duyumlar aldım. Ben de bu durumu ispat etmek ve daha sonra bir sıkıntı yaşamamak için müştekilerin araçları özel işlerinde kullanırken fotoğraflarını çektim. Araçlar benim yol güzergahında olduğu için tesadüfen denk geldiğinde fotoğraflarını çektim. Bu görüntüleri hukuki yardım almak amacıyla diğer sanık avukat R.A.’ya gösterdim. Elimde flaş bellek de vardı, ancak yasal olarak kullanılamayacağını öğrenince, flaş belleği kırıp çöpe attım. Benim odama günde 40-50 kişi girer ve kullandığım bilgisayar ve telefonda şifre bulunmaz. Bizi zor durumda bırakmak isteyen biri bu görüntülere ulaşmış olabilir. Ben 46 ile başlayan aracı çekmiştim, ancak haberin yayınlandığı internet sitesinde 06 ile başlayan başka araçlardan da bahsedilmektedir. Olay zamanı meraktan internet sitesinde ‘Haber nasıl yayınlandı’ diyerek girip bakmıştık. Sanık gazeteci Ş.A.’yı tanımam’ dedi.
Sanıklardan R.A., görüntüleri almadığını ve olayla ilgili gazeteci Ş.A. ile herhangi bir görüşmesinin olmadığını belirterek, iddiaları reddetti. Gazeteci Ş.A. ise haber kaynağının açıklamak zorunda olmadığını belirterek, Y.E.’yi tanımadığını, R.A.’nın kurum avukatlığı yapmasından dolayı çeşitli zamanlarda irtibatının olduğunu söyledi.
MÜDÜR YARDIMCILARI AYNI BEYANDA BULUNDU
Duruşmada müdür yardımcıları A.N.B. ve B.İ., “Olay günü kurumda çalışan personeller, bizimle ilgili haber çıktığını bize bildirdiler. Haberleri görünce tedirgin olduk, bu görüntülerin çekildiğini bilmiyorduk. İl müdür yardımcılığı yapıyoruz. Olay nedeniyle davacı ve şikayetçiyiz” ifadelerini kullandı.
Müdür yardımcılarının avukatı Muhammed Can Baysal ise görüntülerin tesadüfen çekilmediğini ifade ederek, “Sanık Y.E.’nin, diğer sanıkları suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarını kabul etmiyoruz. İddianameye göre görüntüler tesadüfen çekilmemiştir. Sanık Y.E., müştekileri takip ederek bu görüntüleri çekmiştir. Soruşturma aşamasında görüntülerin farklı tarihlerde çekildiği nettir. Y.E.’nin bu eylemi tek başına yapmadığı, yanında kurum şoförü olan F.A.’nın da olduğunu düşünüyoruz. Daha sonra yazılı beyanda bulunacağız. Olay nedeniyle davacı ve şikayetçiyiz” diye konuştu.
‘BİR HABER YAYINLANINCA 4 AYDA DAVA AÇILMALIDIR’
Gazeteci Ş.A.’nın avukatı Resul Tamur ise müvekkilin beraatını talep ederek, “Müvekkilim, haber kaynaklarından edindiği bilgilere göre haber yapmış. Müştekilerin özel hayatına ilişkin görüntüleri ifşa etmesi söz konusu değildir. Basın Kanunu 26’ncı maddeye göre haberin öğrenilmesinden itibaren 4 ay içerisinde dava açılmalıdır. Dosyada bu mahkeme şartı gerçekleşmemiştir. Müvekkilimin beraatını istiyorum” dedi.
Mahkeme heyeti, katılan tarafın yazılı beyanda bulunarak adli tahkikat ve kovuşturmanın genişletilmesi talebinin kabulüne karar vererek, duruşmayı 17 Şubat tarihine erteledi.