Diyarbakır’da Konuşan Türk-İş Başkanı Atalay; “Huzurumuzu Bozanın Huzurunu Bozarız”

Türk-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Ergun Atalay, 600 bin işçinin beklediği ancak tıkanan toplu iş sözleşmeleri sonrasında ilk kitlesel açıklamasını yapmak üzere geldiği Diyarbakır’da Karayolu Bölge Müdürlüğü’ndeki Yol-İş Sendikası ile Devlet Su İşleri(DSİ) Bölge Müdürlüğü’ndeki Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri(TES-İŞ) Sendikası’na üye olan işçilerle bir araya geldi.

(HABER: SEYFETTİN EKEN)

Yardımcılarıyla birlikte kente gelen Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay’a Yol-iş Diyarbakır Şube Başkanı Bülent Yentürk, TES-İŞ Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Kaçmaz ve işçiler eşlik etti.

‘MASA SUSARSA ALAN KONUŞUR’

Başkan Atalay; “Bugün Diyarbakır’dayız. Sabahleyin karayolu işçileriyle beraberdik. Bugün ana merkezimiz Devlet Su İşçileri(DSİ) işçileriyle beraber burada 600 bin işçinin kamu sözleşmesiyle ilgili işçilerin taleplerini sizlerle paylaşacağız. 6 ay süren bir süreç. Bu 6 ay süren bir süreçte işte kısa bir zaman evvel hükümet kamu koordinasyon kurulumuza teklifini verdi. O verdikleri rakam toplumun kabul edeceği doğru ve uygun bir rakam olmadığını ifade ettik. Ondan sonra da geçen hafta Çarşamba günü Maliye Bakanlığı’nın önünde Türkiye’deki bütün sendika başkanları, yöneticileri ile beraber 6 bin arkadaşımızla beraber Anıtpark’ta toplandık. Sıkıntımızı, derdimizi kamuoyuyla paylaştık. Masa susarsa alan konuşur. Aynen bugün de o oluyor. Masa sustu. Bugün 81 vilayetteyiz. 81 vilayette illerde, ilçelerde nerede kamu işçisi varsa bugün sizin bu yaptığınız öğlene kadar eylem programınızı onlar uyguluyor. Önüme 3-4 tane vilayet koydu arkadaşlarımız. Dediler bu 3-4 vilayetten birini seç. Nereye gidelim? Dedim Diyarbakır’a gideceğiz. Diyarbakır bizim için de ülke için de önemli vilayetlerden bir tanesi” dedi.

‘DİYARBAKIR’DAKİ İNSANLAR, HUZURLU BİR ŞEKİLDE YAŞIYOR’

Kente dün geldiğini belirten Atalay, akşam saatlerinde sendikalarla toplantı yaptıktan sonra çarşıda gezip esnaf ziyareti gerçekleştirdiğini söyledi. Atalay; “Parklar, bahçeler, çoluk çocuk, kadını, erkeği belki İzmir’de İstanbul’da görmeyeceğin kadar kalabalık insanlar huzurlu, mutlu şekilde oturuyor. İnşallah öyle oturmaya, böyle yaşamaya, terörsüz yaşamaya, huzurlu yaşamaya devam ederler. Biz depremde varız. Sel’de varız. Bütün afetlerde varız. Madenci var, karayolu var, DSİ işçisi var. Şu anda geldiğimiz nokta ortada. Sözleşmeden 6 ay sonra ne para kaldı, ne pul kaldı. Geçen sene Temmuz ayından itibaren bir eylem programı açıkladık. Bizim dışımızda iki sendika da vardı. Şu anda uyuma numarası yapanlar var. Yani görmüyorlar, görmüyorlar, duymuyorlar, görmemezlikten geliyorlar. Bunu sürdüremezler. Şu anda siz yurt dışında varsınız. Deprem bölgesinin dışında her alanda işçilerimiz var. Günde dört tane işçimiz iş kazasından değil iş cinayetinden can vermeye devam ediyor. Her gün dört tanedir.  Bu kabul edilir bir rakam değil. Hiç madeni görmeyen bir adamı Maliye Bakanı yaparsan, enerji bilmeyen bir adamı Maliye Bakanı yaparsan, ne işçiye anlatırsın ne emekliye anlatırsın. Onun için böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Şu anda kamuya KPSS ile giren arkadaşlarımız yüzde 25 fire veriyor, işe girmiyorlar. Bu 40 senedir böyle bir şey hiç olmadı bu ülkede” diye konuştu

‘BİZİM HUZURUMUZ BOZULURSA, BAŞKALARININ HUZURU BOZULUR’

Maaş olarak özel sektörün gerisinde kaldıklarını ifade eden Atalay; “Şu anda Diyarbakır’da, Taşova’da çalışan belediye işçisinin dahi altında ücret alınacak duruma geldik. Onun için bir an evvel ülkeyi yönetenler başta Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere kamu işçisinin bu haklı talebine kulak versinler. Biz eylem yapalım, miting yapalım, grev yapalım. Yani ile böyle bir sevdamız yok. Ama gideceğimiz başka kapı yok. İşte bugün buradayız. Haftaya üç tane daha eylem takvimimiz var. Onu uygulayacağız. Akabinde de Temmuz’un 15’ine kadar grev kararı almak durumundasınız. Ülkenin bu kadar sıkıntılı olduğu bir ortamda bizim bu taleplerimize kulak vermezseler bizim şu anda huzurumuz yok. Bizim huzurumuz yoksa evde de huzurumuz yok. Huzurumuz yoksa iş yerinde de verimimiz yok. Bizim huzurumuz yoksa başkalarının huzuru bozulur. Bizim huzurumuz bozulursa Herkesin huzuru bozulur” şeklinde konuştu.

‘TALEPLERİMİZ KARŞILIK BULMAZSA, 15 TEMMUZ’DA GREVE GİDECEĞİZ’

Her zaman mağdurların yanında olduğunu söyleyen Atalay; “Ben de Diyarbakır’la beraberim. Ben de Türkiye’deki emekçilerle beraberim. Nerede bir mağdur varsa yanlarında olmaya devam edelim. Diyarbakır’dan sesleniyorum. Kamu işçisinin, Türk işin, buradaki devlet su işlerinin talebine kulak verin. Yarın öbür gün geç olur, kaçan trene binemezsiniz. Gazozun havasını kaçırmayın. Onun için biz burada evimize huzur istiyoruz. İşimize huzur istiyoruz. İnsan gibi yaşamak istiyoruz. Bu haklı talebe bir an evvel ülkeyi yönetenler makul cevap vermezlerse ayın 15’inden sonra en geç sendikalarımız kara yolları var, demir yolları var. Grev kararı alacaklar, uygulayacaklar. Noksansız ne lazımsa yapmak mecburiyetindeyiz. Önünüzden gitmeye devam edelim. TES-İş başkanı önünüzden gitmek mecburiyetinde. Başınızı aşağı bugüne kadar eğdirmedik. Bundan sonra da eğdirmeyiz. Türkiye’de bugün 81 vilayete 600 bin kişi eylem yapıyor. Onlar hepsi bizim ailemiz. Türk iş 74 yıllık bir kurum. Türkiye’nin bu kuruma ihtiyacı var. Bu kurum bu ülkede sigorta. Bu ülkenin sigortasını attırırsanız huzurunuz olmaz, elektriksiz kalırsınız. Bu huzurunuz kalmaz, evde huzur bulamazsınız, iş yerlerinde huzur bulamazsınız. Beklemeye tahammülümüz kalmadı. İşçinin talebini karşılayın ki bizi ülke gündeminden çıkartın. Huzurlu şekilde içimize dönelim, evimize dönelim” diye konuştu.