8. Alimler Buluşması Diyarbakır’da Gerçekleşti
İTTİHAD ULEMA, Diyarbakır’daki Genel Merkezi’nde Âlimler Buluşması’nın sekizincisini düzenliyor.
(HABER: SEYFETTİN EKEN)
HÜR Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “İslam alemi, yaklaşık 200 yıldır Batı uygarlığının ve modernizmin zihinsel, kültürel ve fiili taarruzlarıyla karşı karşıyadır. Çoğu insanın yaradılış gayesini unuttuğu, hedef ve istikametini şaşırdığı, insani ve İslami değerlerini yitirme tehlikesi ile karşı kaşıya kaldığı çok kritik bir süreçten geçiyoruz” dedi.
Alimler ve Medreseler Birliği tarafından, Yukarı Nasırlar Mahallesi’nde ‘8’nci Alimler Buluşması’ düzenlendi. Buluşmaya, Türkiye’nin yanı sıra İran, Irak, Suriye, Mısır, Filistin, Afganistan, Katar, Lübnan ve Ürdün’den akademisyenler, din alimleri ile HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu katıldı.
Burada konuşan Yapıcığıoğlu, İslam aleminin çok kritik bir süreçten geçtiğini belirterek, “İslam aleminin çeşitli buhranlarla boğuştuğu günümüzde bu tür buluşmaların tertip edilmesi son derece kıymetlidir. Birbirinden farklı aidiyetleri olan ilim ehli Müslüman kardeşlerimizin, ümmetin dertlerine derman bulmak için bir araya geldiğini görmek bizi ziyadesiyle memnun etmekte ve ümitlerimizi artırmaktadır. İslam alemi, yaklaşık 200 yıldır batı uygarlığının ve modernizmin zihinsel, kültürel ve fiili taarruzlarıyla karşı karşıyadır. Batı’dan yayılan modern paradigma saf ve temiz inancımızı, hayatımızı, kimliğimizi ve nesillerimizi çok yönlü olarak etkisi altına almakta ve ciddi bir tehlike arz etmektedir. Çoğu insanın yaradılış gayesini unuttuğu, hedef ve istikametini şaşırdığı, insani ve İslami değerlerini yitirme tehlikesi ile karşı kaşıya kaldığı çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Şuurlu tüm Müslümanların ve ümmetin azalarına rehberlik edenlerin bu olumsuz gidişatı dert edinmesi, yaşanan sorun ve sıkıntılara makul çözümler üretmek için çaba ve gayret sarf etmesi gerekmektedir” dedi.
‘200 YILDIR BU YARA KANAMAKTA’
Yapıcıoğlu, batı uygarlıklarının derin yaralar açtığını ifade ederek, “Müslüman halkların kurtuluşu ancak kendi asıllarına dönmeleri, medeniyetlerini ihya etmeleri ile mümkündür. Modernleşme adına benzemeye çalıştığımız Batı uygarlığının bize biçtiği gömlek bedenimize uymadı. Değdiği yerlerde yaralar açtı. 200 yıldır bu yara kanamaktadır. Şimdi önümüzde iki yol var. Ya küresel zilleti kabul edip şer güçlerin bize dayattığı rolü oynayacağız, maddi ve manevi dünyamıza çizilen sınırlara hapsolacağız, ya da sorunlarımızı emperyal güçlerin müdahalesine alan açmadan, adalet temelinde çözüp kardeşlik hukukunu cari kılacağız ve böylece birlik olup yeniden izzet bulacağız. Bunun için öncelikle zihinlerimize ve kalplerimize örülen kalın duvarları yıkmalı ve istikamete odaklanmalıyız. HÜDA PAR olarak insanı merkeze alan anlayışımızla her alanda adaleti yeniden tesis etmeyi siyasetimizin temel hedefi haline getirdik. Memleketimizin, İslam coğrafyasının ve insanlığın mustarip olduğu bütün meselelerde inisiyatif almaya, başta ulemanın yaptığı çalışmalar olmak üzere ümmetin hayrına ve maslahatına olan her faaliyete var gücümüzle destek vermeye gayret ediyoruz” diye konuştu.
“KUDÜS FATİHİ SELÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ’NİN MÜCADELE METODU BİZLER İÇİN NUMUNE-İ İMTİSALDİR”
Ümmet arasında yaşanan ihtilafları bir kenar bırakmanın en büyük örneğinin Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyübi’nin mücadele metodu olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “İki gün sonra, yani 2 Ekim günü Selahaddin’in Kudüs’ü fethinin yıldönümüdür. Fethetmek üzere Kudüs’ü hedefine koyduğu zaman İslam dünyasının siyasi hali ile ulemanın durumu günümüzdekinden çok da farklı değildi. İslam âlemi parçalanmışlık ve ihtilaftan kan ağlıyordu. Kudüs fatihi Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin mücadele metodu ve Mevlânâ Hâlîd-i Bağdâdî’nin irşad ve davet perspektifi bizler için numune-i imtisaldir. Bu iki örnek ümera ile ulamanın, ilim ehli ile halk kitlelerinin çok yönlü ve disiplinli bir çalışma sistemiyle hayırlı sonuçlar elde ettiğini göstermektedir. Yeni bir uyanış ve silkiniş de yine ulema ve ümeranın doğru istikamette birlikte hareket etmesiyle mümkündür. Ulemanın hikmet ve irfanla yoğrulmuş ilmi birikimi, ümeranın gücü ve kararlılığı ile birleştirildiğinde İslam ümmetini düştüğü yerden yeniden ayağa kaldıracaktır” dedi.