Dolar 39,1932
Euro 44,8205
Altın 4.235,90
BİST 9.008,87
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır 30°C
Az Bulutlu
Diyarbakır
30°C
Az Bulutlu
Çar 29°C
Per 32°C
Cum 34°C
Cts 34°C

Perdeye Düşmeyen Gölge

Avukat, Tiyatro oyuncusu, Freelance, Storytelling Expert,
26 Mayıs 2025 14:45

Toplumun aynasına göz ucuyla bakanlar için tiyatro, yalnızca birkaç perde arası eğlenceden ibarettir. Oysa bilenler bilir, tiyatro bir eğlence değil; bir yüzleşme biçimidir. Ve bu yüzleşmeyi seçmek, her zaman kolay değildir. Belki de bu yüzden tiyatroya verilen değer, çoğu zaman salonların ışıkları sönünce görünmez olur.

Bugün sokakta rastladığımız çoğu insan için tiyatro, bir etkinlik değil; nostaljik bir anı, belki bir okul gezisidir. Oysa biz sahnede ter dökenler, her replikte kendi benliğimizi ararken, toplumun sessizliğinde yankılanan boşluğu da hissederiz. Tiyatroya verilen değer, bir toplumun ruhsal derinliğiyle doğru orantılıdır. Ruhuna ayna tutmaya cesaret eden toplumlar, tiyatrosuna da kıymet verir.

Ama şimdi, bu aynanın karşısına dikilmekten korkan bir kalabalıkla çevriliyiz. Cep telefonlarının ışığı sahne ışığını bastırıyor; trendler, tragedyalardan daha çok konuşuluyor. Sanat, görünürlük yarışında yalnız kalıyor. Tiyatrolar destek bulmakta zorlanıyor. Birçok özel tiyatro, salon kiralarını ödeyemediği için kapanıyor; turneler yapılamıyor, yeni oyunlar cesaretle sahnelenemiyor.

Kültürel ajandada tiyatroya yer açmak, artık bir idealizm meselesi hâline geldi. Kurumsal desteklerin reklam önceliğine göre şekillenmesi, kamu kaynaklarının adil dağıtılmaması, oyunların sansür ya da baskı ile karşılaşması… Bunların hepsi sahneyi görünmez kılmaya çalışıyor. Oysa tiyatro, karanlığa rağmen anlatmayı seçmek demektir.

Yine de tiyatro boyun eğmiyor. Çünkü değer, kalabalıktan değil; derinlikten doğar. Üç kişiyle oynanan bir oyunda bile, on kişinin iç dünyası devrilebilir. Bir oyuncunun titreyen sesi, bir toplumun bastırılmış çığlığı olabilir. Ama bu sesi duymak için susmak gerekir. Oysa biz bağırarak yaşıyoruz; birbirimizi, kendimizi bastırarak…

Toplum tiyatroyu unuttu belki ama tiyatro toplumu unutmadı. Her temsil, hafızayı tazeler. Her dekor, geçmişin izini sürer. Her alkış, bir hatırlamadır. Ve biz, hâlâ sahnedeyiz. Çünkü perdeye düşmeyen gölgeler vardır. Onlar, ışığın değil; hakikatin izidir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.