Dolar 34,5071
Euro 36,1765
Altın 2.986,33
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cum 19°C
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 9°C

HÜDAPAR: “Fişlemeler Son Bulsun”

HÜDAPAR: “Fişlemeler Son Bulsun”
REKLAM ALANI
3 Ağustos 2022 12:43
1.500

Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcü Serkan Ramanlı, iç ve dış gündemi değerlendirdi.

 

ARA REKLAM ALANI

Gündeme dair açıklamalarda bulunan Ramanlı, Pandemi süreciyle birlikte başlayan sorunlar, özellikle ekonomide ciddi sıkıntıları beraberinde getirdiğini söyledi.

 

Ramanlı, artan enflasyonun, dövize karşı değer kaybeden yerel para, emtia fiyatlarındaki artışlar ve üretim maliyetlerinin yükselmesi; her gün daha fazla hissedilen hayat pahalılığına ve alım gücünde düşüşe neden olduğuna değindi. Ramanlı ayrıca fişleme geleneğinden vazgeçilmesi ve ev hanımlarının da emekli olması gerektiğini söyledi.

 

FİŞLEME GELENEĞİNDEN VAZGEÇİLMELİDİR

 

Teknolojinin gelişmesi ve iletişim kanallarının çeşitlenmesi ile birlikte dijital mahremiyet kavramı da önem kazanmaya başladığını belirten Ramanlı; “Özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken bu mahremiyet türü, vatandaşlara bir koruma alanı sağlamalıdır. Bu alan ne başka kişilerce ne ticari maksatlı şirketlerce ne de güvenlik kaygısıyla devletçe ihlal edilmelidir. Geçtiğimiz günlerde bir medya kuruluşu tarafından ele geçirildiği iddia olunan belgeler, tıpkı geçmişteki telefon dinleme skandallarıyla benzer bir skandalı gündeme getirmiştir. Buna göre internet servis sağlayıcılarından, tüm kullanıcıların saatlik internet trafiği ayrıntıları BTK tarafından talep edilmekte, böylece ortada bir mahkeme kararı olmadan kişilerin iletişimleri tespit edilmektedir. Söz konusu iddia eğer doğru ise ortada izahı mümkün olmayan bir vahamet bulunmaktadır. Devlet, vatandaşları için bir korunak olmaya yönelmeli, bu sebeple fişleme geleneğinden vazgeçmeli, hukuk sınırlarına çekilmelidir” dedi.

 

EV HANIMLARINA EMEKLİLİK

 

Türkiye İstatistik Kurumunun 2020’de açıkladığı verilere göre kadın nüfusumuzun %28’inin ev hanımlığı yaptığını aktaran Ramanlı; “Ev hanımı olan bu kadınlar işsiz olarak değerlendirilmedikleri gibi herhangi bir maaş da almamaktadırlar. Açlık sınırının 6 bin, yoksulluk sınırının 20 bin TL’yi aştığı ve ev hanımlığının değersizleştirilmeye çalışıldığı günümüzde 25 yıl evli kalmış ev hanımlarına emeklilik hakkı verilmelidir. Ev hanımlığına; gerektirdiği büyük özveri, emek ve çabanın karşılığı olarak devletin sosyal politikaları kapsamında değer katılmalı, sosyal güvence hakkı verilmelidir. Sosyal güvencenin sağlanması için ev hanımlarına emeklilik hakkının verilmesi insanî ve İslamî bir haktır. Ailenin bütün sorumluluğunu fedakârca yüklenen, çocuk yetiştirip gelecek nesilleri hazırlayan, iktisat ve kanaatin en güzel örneğini sergileyerek aile bütçesine katkıda bulunan ev hanımlarının emeklilik talepleri karşılık bulmalıdır. Hâlihazırda Meclis’te olan fakat 8 aydır bir türlü gündeme getirilmeyen ev hanımlarına emeklilik hakkı tanıyan düzenleme bir an önce şartlar iyileştirilerek kabul edilmelidir” diye konuştu.

 

TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI

 

COVID-19 salgınıyla birlikte küresel çapta ürün arzında oluşan azalmaya Rusya-Ukrayna Savaşı da eklenince gıda sektöründeki sıkıntıların had safhaya ulaştığına vurgu yapan Ramanlı; “Bu sıkıntıyı aşmak için Türkiye ve Birleşmiş Milletler (BM) arabuluculuğunda yapılan görüşmelerin ardından Ukrayna ve Rusya arasında, Tahıl Koridoru Anlaşması’nın imzalanması olumlu bir adımdır. Bu anlaşma Türkiye’nin savaşın başından beri her iki taraf arasında yürüttüğü tarafsızlık politikasının semeresidir. Temennimiz bu anlaşmanın bir kazaya mahal verilmeden sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesidir. Gıda arzı noktasında bu anlaşma dünyayı rahatlatsa da insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen istek ve ihtirasları, gıda kullanımındaki israfı, sınırlı olan dünya kaynaklarını bitirme noktasına getirmektedir. Her yıl dünyanın doğal kaynaklarını ve insanların kullanımlarını ölçerek o yıla ait “Dünya Limit Aşımı Günü”nü hesaplayan Küresel Ayak İzi Ağı (GFN), 2022 yılına ait doğal kaynakların 28 Temmuz itibarıyla bitip 29 Temmuz’dan itibaren gelecek yıla borçlanılmaya başlanacağını duyurdu. Yani 2022 yılı bitimine 156 gün kalmışken bu yıla ait kaynaklarımızı bitirip 2023 yılının kaynaklarını tüketmeye başladık.  Bu açık her yıl artmaktadır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir lokma ekmeğe muhtaç biri varsa, mutlaka bir başka köşesinde ihtiyacından fazla tüketen veya stoklayan birileri vardır. Zira dünya üzerindeki nimetler, sadece insanlara değil bütün canlılara yetecek miktardadır. Kapitalist iktisat teorisinin kesin doğru olarak kabul ettiği gibi “ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar ise sınırlı” değildir. Sınırsız olan ihtiyaçlar değil, belki kapitalistlerin kendi ihtiraslarıdır. Bütün insanlığı dünyadaki kaynakları israf etmeden ölçülü ve adil bir şekilde tüketmeye çağırıyoruz” şeklinde konuştu.

 

IRAK’TA ARTAN GERİLİM

 

Irak’ta yaşanan olaylarla ilgili de açıklamalarda bulunan Ramanlı; “Geçtiğimiz günlerde Irak’ın Zaho kentinde sivillere yönelik menfur bir saldırı gerçekleşmiş, 9 sivil katledilmiş, birçoğu da yaralanmıştı. Yıllardan bu yana kan akıtılan İslam coğrafyası, her gün yeni bir acı yaşamaktadır. Emperyalizmin müdahil olduğu her saha, vekâlet savaşlarını ve kardeş kıyımını beraberinde getirmektedir. Irak bu musibetlerden en fazla yara alan coğrafyalardan, Kürtler de en fazla kanı dökülen halklardan olmuştur. Irak’taki bu saldırı bütün yönleriyle mutlaka aydınlatılması ve sorumluları açığa çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.

 

TUNUS’TA LAİK DİKTATÖRLÜĞE DAYALI YENİ BİR VESAYET REJİMİ İNŞA EDİLİYOR

 

“Arap Baharı”nın doğum yeri olan Tunus’un, temel hak ve özgürlükler alanında elde ettiği tüm kazanımlarını bir bir kaybettiği yeni bir diktatörlük rejimi ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Ramanlı; “Uzun yıllar boyunca diktatörlükle yönetilen Tunus’ta, “Arap Baharı” ile birlikte yaşanan ara dönemin ardından yeniden laik diktatörlüğe dayalı vesayet rejimi inşa ediliyor. Küresel ve bazı bölgesel güç odaklarının müdahale ve desteği ile sivil görünümlü bir darbe süreci işleten Cumhurbaşkanı Kays Said, 2021 yılında parlamentoyu feshetmişti. Çıkardığı yeni kararnamelerle hem yetkilerini genişleten hem de yürütme organını kendisine bağlayan Kays Said, yasama organını devre dışı bırakarak ülkeyi 25 Temmuz’da Anayasa referandumuna götürdü. Referanduma sunulan Anayasa’da, “Tunus’un dini İslam’dır” maddesi çıkarılarak yerine “Tunus İslam ulusunun bir parçasıdır.” maddesine yer verildi. Ayrıca yeni Anayasa Cumhurbaşkanına denetlenemez bir güç ve geniş yetkiler tanıyor. Neredeyse ülkedeki tüm siyasi partilerin referandumu boykot etme kararı nedeniyle referanduma katılım çok düşük oranda kaldı. Referandumda, seçmenlerin sadece yüzde 27,54’ü sandık başına giderek oy kulandı. Sandığa gidenlerin yüzde 94,6’sının yeni anayasaya “evet” dediği açıklandı. Ancak siyasal baskı ve dayatmaların devam ettiği bir dönemde gerçekleştirilen referanduma dair açıklanan sonuçların güvenilirliğine gölge düşmüştür. Çıkan sonuçlar diğer bütün darbe Anayasalarının referandum sonuçlarıyla birebir örtüşüyor” dedi.

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.