Diyarbakır’da Tekstil Ve Moda Zirvesi Yapıldı
Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF) 15. Sektörel İletişim Toplantısı Güneydoğu Tekstil Sanayi ve İş İnsanları Derneği (GÜNTİAD) ev sahipliğinde Diyarbakır’da gerçekleşti.
(HABER: SEYFETTİN EKEN)
Tekstil, hazır giyim, moda, deri, deri konfeksiyon ve ayakkabı alanlarında Türkiye genelinde 31 sektörel ve bölgesel derneği ve 10 bine yakın firmayı temsil eden MHGF, 15. Sektörel İletişim Toplantısı’nı son yıllarda tekstil ve hazır giyimde büyük bir atılım gerçekleştiren Diyarbakır’da yaptı.
Diyarbakır Tekstil İhtisas OSB’de FERMAŞ Fermuar A.Ş.’de yapılan toplantıya Türkiye’nin dört bir yanından MHGF üyesi derneklerin başkanları ve MHGF Yönetim Kurulu Üyelerinin yanı sıra bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, sektör mensupları, Diyarbakır’daki oda ve STK’ların başkanları katıldı.
Moderatörlüğünü Dünya Gazetesi’nin duayen ekonomi yazarlarından, araştırmacı Dr. Rüştü Bozkurt’un yaptığı “6. Bölgede Tekstil ve Hazır Giyim Yatırımı” başlıklı toplantının konuşmacıları MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk, GÜNTİAD Başkanı Mehmet Dalkıran, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Hasan Maral ve Lufian Yönetim Kurulu Başkanı M. Emin Gümüştepe yer aldı.
Yapılan toplantıda 6. Bölge yatırımlarında STK’ların önemi, Diyarbakır özelinde son yıllarda yaşanan atılımın hikayesi, teşvik ve destekler ile bölgeye yatırım yapmış sanayicilerin deneyimleri aktarıldı.
“TEKSTİL VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ İÇİN ÖNEMLİ BİR GÜN”
Bugün gerçekleştirilen panelin tekstil ve konfeksiyon sektörü için çok önemli olduğunu belirten GÜNTİAD Başkanı Mehmet Dalkıran; “Bugün burada sizlerle gerçekleştirdiğimiz panel Türkiye ekonomisinin en önemli sektörlerinden olan tekstil ve konfeksiyon sektörü açısından oldukça önemlidir. Derneğimizin öncelikli hedefi ve belki de kırmızı çizgisi olan yatırım ve istihdam kapasitesinin şehrimizde artarak devam etmesi açısından tüm kamu kurumları, yerel yönetimleri ve sivil toplum kuruluşları ile ortak bir hedef doğrultusunda çalışmaya devam etmek bizler açısından onur vericidir. Panelin firmalarımıza, sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bu anlamda bu başarılı organizasyonu hayata geçiren kıymetli federasyon temsilcilerine, yönetim kurulumuza, FERMAŞ fermuar firmamızın ekibine ve tüm paydaşlara teşekkür etmek istiyorum” dedi.
“TEKSTİL SEKTÖRÜ DİJİTALLEŞMEDE ÖNCÜ SEKTÖRLERDENDİR”
Tekstil ve hazır giyimin 2007 yılından itibaren ihracatta en yüksek noktaya ulaştığını aktaran Dalkıran; “Tekstil sektörü teknolojinin gelişimi ile birlikte yatırımı destekleyen teşviklerle ve özellikle 2007 yılında Tekstil ve hazır giyim sektörünün ihracat hacminde en yüksek noktaya ulaşmıştır. Dijital dönüşümün hızla güçlendiği günümüzde de tekstil sektörü bu değişimde öncü sektörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tekstil makineleri sektöründe endüstri 4.0 sürecine uyum sağlanması neticesinde üretimde verimlilik; istihdam ve sanayi üretiminde artış gözlenmiştir. Bununla birlikte, uzmanlaşmış üretimin alanları başından sonuna kadar kontrol ve yönetimi sağlayan yazılımlar, iş verimliliğini artıran siber fiziksel sistemler, 3 boyutlu yazıcılar ve tasarım cihazları ile tekstil sektöründe daha akıllı ve daha mutlu fabrikalar ve üretim tesisleri oluşturulmuştur” diye konuştu.
“ÜLKEMİZ MODA VE TEKSTİLDE MARKA BİR ÜLKEDİR”
Türkiye’nin moda ve tekstil sektöründe marka bir ülke olduğuna değinen Dalkıran; “Üretim kalitesiyle, tasarım hızıyla, gelişime ve değişime uyum kapasitesiyle rakip ülkelerden de farklılaşmaktadır. Bizler bu doğrultuda hem üretici olarak hem de sektör temsilcileri olarak sektörün gelişimi, istihdamın artarak daha nitelikli kılınması, ekonomik kalkınmada sektörün payının artması, üretim ve yönetim süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için sorumluluk bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Makine sektörü, katma değeri yüksek, sektörler ileri bağlantısı bulunan ve yüksek üretim değeri ile küresel ekonominin yapı taşlarından birisi olarak öne çıkmaktadır. Makine ve ekipman imalatı, tüm dünyada üretimin kalbindedir. Tekstil yatırımlarında da en önemli girdilerin başında makine yatırımları gelmektedir. Son yıllarda gelişen teknolojinin etkisiyle sektörümüzde daha da ivme katarak uluslararası alanda rekabet gücümüzü artırmıştır” şeklinde konuştu.
“DİYARBAKIR, GENÇLERİYLE TEKSTİL SEKTÖRÜ İÇİN TÜRKİYE’DEKİ EN AVANTAJLI İL KONUMUNDA”
Batıda iş yapan firmaların artan maliyetler ve teşvik politikaları neticesinde Anadolu’ya açıldığını açıklayan Dalkıran; “İstanbul başta olmak üzere batı illerinde artan işçilik maliyetleri ve üretime uygun mekânların azlığı teşvik politikalarının da ivmesiyle buralarda faaliyet gösteren firmalarımızı Anadolu’ya yönlendirmiştir. Bu çerçevede Diyarbakır, yaklaşık 1,7 Milyonluk toplam nüfusu ve 900 binin üzerindeki genç nüfusuyla tekstil sektörü için Türkiye’nin en avantajlı illerin başında gelmektedir. Diyarbakır’da kurulan Tekstil ihtisas organize sanayi bölgesi Türkiye’nin hazır giyim alanındaki ilk organize sanayi bölgesi niteliğindedir. Bugün itibarıyla birinci etabımız bitmiş 30 fabrikamız üretime başlamıştır ve binlerce kişi sektörde çalışma imkânı elde etmiştir. İkinci etabımız da bittiğinde 50.000 kişinin istihdamını hedeflediğimizi özellikle belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“TOPRAKTAN PODYUMA ÜRETEN DİYARBAKIR HEDEFLİYORUZ”
Diyarbakır’a son zamanlarda önemli yatırımların olduğuna değinen Dalkıran; “Son zamanlarda Diyarbakır’da yapılan bazı yatırımlar sektörümüz için büyük bir önem taşımaktadır. Bunların başında gelen 8 baraj ve 23 sulama tesisinden oluşan Türkiye’nin en büyük 2. sulama projesi olan Silvan Projesi yapım çalışmaları bitmek üzeredir. Projenin tamamlanmasıyla; 2 milyon 350 bin dönümlük alan sulu tarıma kavuşacak ve Diyarbakır pamuk üretiminde Türkiye’de 2. sıraya yerleşecektir. GUNTIAD olarak, Topraktan-Podyuma üreten bir Diyarbakır hedefimiz vardı ve biz bu hedefimizi yakaladık. Verimli topraklardan pamuk çırçır iplik örgü boya konfeksiyon ve satışa varana kadar kentimiz tam entegre bir kent olmuştur” dedi.
“ÜRETİMİN PAZARA ERİŞİMİNDEKİ EN BÜYÜK SORUN LOJİSTİKTİR”
Pazarlara erişimin önündeki en büyük engelin lojistik olduğunu belirten Dalkıran, şunları kaydetti; “Üretimin pazarlara erişimi için en önemli sorunların başında lojistik gelmektedir. Ülkenin ve bölgenin lojistiğine katkı sağlayacak olan Diyarbakır Lojistik Merkezi, yaklaşık 2.200 Dönüm üzerine kurulmuştur ve lojistik merkezin yatırım tutarı yaklaşık 150 milyon dolardır. İçerisinde demiryolu bağlantılı depoların olduğu Diyarbakır Lojisti Merkezi, Diyarbakır ve bölgede üretilen ürünlerin ulusal ve küresel pazarlara erişimini sağlayacak kilit bir yatırımdır. Bu anlamda Tekstil OSB’nin kurulumu ile gençlerimizi eğitelim, meslek ve ekonomik özgürlük kazandıralım derken aynı zamanda spesifik projelerle şehrimizin ve bölgemizin refah seviyesini de artırmayı hedeflediğimize vurgu yapmak istiyorum. Bu çerçevede bilgi ve tecrübe paylaşımları ile sektörün gelişimi, yeni yatırımcılara şehrin yatırım imkanlarının tanıtılması, mevcut yatırım ve istihdam potansiyelinin aktarılması anlamında panelimizin öneminin altını çizmek istiyorum.”
“TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Diyarbakır’da tekstil sektörünün gelişimi için çalıştıklarını söyleyen Dalkıran; “Bizler GÜNTİAD olarak Diyarbakır’da tekstil sektörünün gelişiminde farklı ve yeni fırsatların oluşturulmasında tüm paydaşların iş birliğinin önemini biliyoruz, tüm doğrultuda iş birliği içinde olmaktan mutluluk duyacağımızı da belirtmek istiyoruz. Diyarbakır köklü tarihi, zengin vizyonu, etkin arge ve üretim faaliyetleri ve genç nüfusu ile sektörel gelişimi sağlamaya yönelik tüm donanıma sahiptir. Bu vesile ile panelimizin gerçekleştirilmesinde bizleri motive eden, pozitif ve paylaşımcı yaklaşımları ile destek olan başta Federasyon başkanımıza, yönetim kurulumuza, üyelerimize, Fermaş Fermuar firmamızın ekibine ve organizasyon boyunca tüm destekleri sunan danışmanımıza teşekkür ediyorum” sözlerini kullandı.
“ORTAK AKILLA KENTİN DEZAVANTAJLI DURUMU NORMALLEŞEBİLİR”
Dalkıran’ın ardından söz alan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya 6. Bölge teşvikleriyle ilgili eleştirilerde bulundu. Kaya; “6. Bölge Teşviği şu anda tartışılması gereken bir konu. GÜNDİAT başkanımız kentin iç dinamikleri ile sektörün geldiği yeri çok iyi ifade etti. Gerek kentimizin sanayi altyapısı oluşturma anlamında çalışmaları gerekse de bölge insanının dışarıda kazandığını bölgeye yatırım yapma anlamında katkı sağlaması için Diyarbakır organize etti. Kentin eğer dezavantajlı durumu varsa bunu tek başınıza avantaja çevirme söz konusu değildir. Ancak ve ancak kente ortak aklı hakim kılabilirseniz ve bu ortak aklı sürdürebilir hale getirirseniz o kent bu dezavantajlı durumdan çıkıp normalleşebilir. 6. Bölge teşviki bugüne kadar çatışmalardan, kamu altyapısı yatırımlarından çok çekti. Sanayi altyapısı bakımından 3 yıl öncesine kadar OSB’lerimizde altyapı yoktu. Arıtması olmayan bir OSB’de pamuktan podyuma gerçekleştirme şansınız yok. İpliği gönderip batıda boyatıp geri getireceksiniz.
“ENERJİ GİDERLERİ BÖLGEMİZDE MUAF TUTULSUN”
Böyle bir teşvik sistemi olamaz diyen Kaya; “Bu teşvik sistemi ile ancak bölge insanı buraya yatırım yapabilir, başka yatırımcı buraya gelemez. Yatırımcı duygu ile değil akıllı hareket eder. Son dönemde yapılan zamlarla birçok sektörde ortaya çıkan enerji giderlerinin bu bölgede muaf edilmesi yani indirime tabi tutulması. Siz bunları gidermezseniz sadece kademeler arasına oranları yerleştirirseniz yatırımcı gelmez. Diyarbakır’a verilen teşvikle Şırnak’a, Ağrı’ya, Hakkari’ye verilen teşvik aynı olmamalı. İndirim de aynı olmamalı. Ama Diyarbakır’a verilen teşvikle Malatya’ya verilen teşvik de aynı olmamalı. Limana yakın Rize’ye de verilen teşvikle aynı olmamalı. Yapılan teşviklerin amacı bölgeler arasındaki farklılığı ortadan kaldırmak” dedi.
“İNSAN AKIL VE VİCDANLA HAREKET EDER”
Sivil toplum kuruluşlarının çıkar değil fayda için çalışmalar yapması gerektiğini ifade eden MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk; “Sivil toplum gerçek amacına uygun, aynı zamanda sivil inisiyatifte de yerel ve bölgesel çalışmalarda, yerel ve bölgesel yönetimlerin olumlu çalışmalarının yanında yer alır alkışlar, eksikleri varsa tamamlar, yanlışı varsa karşısında durur. Bunu yaparken aslında en büyük gücün sermaye ve bilgi değil insan gücünün olduğunu, birlikte hareket etmenin gücünün olduğunu ortaya koymamız lazım. Yatırımcı akılla hareket eder ama insan akıl ve vicdanla hareket eder. Biz STK’lara gönül veren insanlar kamu vicdanı ile hareket etmek zorundayız. Bunun için 2012’den bu yana Türkiye genelinde 31 sektörel ve bölgesel derneği ve 10 bine yakın firmayı temsil eden MHGF derneğini çıkardık” dedi.
“KENTİN BÜTÜN SALONLARI EVİMİZDİR”
Covid-19 ile beraber 3 yıldır üye almadıklarını aktaran Öztürk; “Anadolu’nun geleneği olan ev sahibi ve misafir ağırlama geleneğini devreye soktuk. Bugün Covid-19 ile başlayan çevrimiçi çalışmayı biz 2012’de Home Office ile kendi binamızı bölgesel anlamda kaldırdık. Bizim bütün odaların toplantı salonları, bütün şirketlerin salonları, bütün üniversitelerin ve otellerin salonları evimizdir dedik. Yeter ki çalışacak insan bulalım. Yeter ki bölgesine, sektörüne, insana ve toplumuna sabahın köründe İzmir’den Adıyaman’dan Antep’ten denizli’den İstanbul’dan 06:00 uçağıyla Diyarbakır sevdası ile gelen insanlarımız olsun. Biz bunu sağladık. Biz bugüne kadar yaptığımız tüm çalışmalarda yapabildiğimiz kadarıyla attığımız her adımda beşeri ilişkiye önem verdik. Aşk değil Sevda ile hareket etmeye özen gösterdik” diye konuştu.
“DOĞU ÇOK YORULDU”
Türkiye’de 72 tane şehri dolaştığını ifade eden Öztürk, şunları kaydetti; “Birkaç il eksik ama ona da zaman kalmadı. Batıya göç ederken aş için, ekmek için gittim. Ama biz Batı’ya diyoruz ki gelin bölgenizi, coğrafyanızı görün, tanıyın. Gelin Hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi ‘Tanış olalım’. Bizim bütün sektörde önem verdiğimiz en önemli şeylerden birisi tanış olmak, dokunmak, dost olmak. Biz dokunacağız, bilgimizi karşılıksız olarak aktaracağız ve iletişimimizi güçlü kılacağız. Yani kafamızda ikinci bir muhasebe olmayacak. Bu ne düşünüyor, ne yapar, ben ne alırım demeyeceğiz, biz ona ne vereceğiz diyeceğiz. Bunun için adım adım Anadolu’yu dolaşıyoruz.”
“DOSTLA EDİLEN SOHBET HER TÜRLÜ KONFORA BEDELDİR”
Bugünkü programı konforlu ve şaşaalı otellerin salonlarında değil emeğin, çalışanın olduğu yerde yaptığını belirten Öztürk; “Biz salon ve konfor federasyonu değiliz onun için otellerde değil de tekstil OSB’de bir firmamızın konferans salonunda bu programı yaptık. Biz dostumuz yanındayken taşın üzerine oturur karnımız sancılanmaz, çünkü dostla sohbet güzeldir. O yüzden bizim buraya gelme amacımız sanayiye katkı sağlamak. Türkiye’nin diyarbakır’ını Diyarbakır’ın Türkiye’de nohaverini buraya getirmek ve iş birliğini sağlamak için bugün burada bulunuyoruz. Biz çıkar değil fayda odaklı olmalıyız. Ülkemizde insana dokunan her faydalı iş bizim için çok önemlidir. Biz şeyleri asla yarıştırmıyoruz. Şehirlerde herkes gönlümüzde bir numaradır biz partner şehirleri önem veriyoruz.”
“ÇOK HIZLI KÜMELENME İLE OSB’MİZ BUGÜNKÜ HALİNİ ALDI”
Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Çok hızlı bir altyapı ve organize bir kümelenme ile bugün OSB’miz şimdiki halini aldı. Gezdiğimiz 3-4 fabrikadaki gördüğümüz şeyler çok önemlidir. Birbiriyle partner olan birbirinin tamamlayıcısı olan tedarik zincirini araç kullanmadan birbirini tamamlaması çok anlamlıdır. 6. Bölgelerde bunu hep yaşadık. Gittiğimiz bölgelerde yatırımcı tarlayı tahsis eder, üzerine yatırım yapıyor. Fakat bankada ipotek alamıyor finansmanda nakit akışında zorlanıyor buna benzer birçok sorun var. Biz bu yüzden bir karar aldık 6 bölge yatırımlarının sorunlarını masaya yatıralım.
“TOPLUMA ZENGİNLİKLERİNİN FARKINA VARDIRIYORUZ”
Bir şeyin sürdürülebilirliğinin ancak toplumsal farkındalıkla olabileceğini aktaran Öztürk; “Toplum farkına varıp o konu benim meselemdir derse olur. Yereldeki dinamikler bu işi benim meselemdir diye görmedikten sonra bizim haddimiz değil, onların aşına, ekmeğine ve işine karışmak. Ama biz dokunmak ve onlara zenginliklerinin ne kadar fazla olduğunun bilincine vardırmak istiyoruz. Biz kapı kapı bütün Türkiye’yi dolaşarak herkese bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bugünkü toplantımızın bir nedeni de bu. Bir STK olarak derneğimizin aidat parası elektrik parasını hiçbir zaman dert etmedik etmiyoruz da. Çünkü Anadolu’da atlı denilen geleneğe göre hareket ediyoruz. Atlı geleneği demek gelen misafiri ağırlamak, evine almaktır. Bu paylaşımla hem sektörün farkına varma hem de bu dayanışma kültürünü hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.
Yapılan toplantı, hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.